- neredeyse eminim. Iki yil önce, dermatolog lazer tedavisi çagrisinda bulundu. | Open Subtitles | أنا واثق، منذ سنتين اتصل طبيب الجلدية و سأل عن علاج بالليزر |
Tam tersi. manikürlü tırnakları var ve parmaklarına lazer epilasyon yaptırmış. | Open Subtitles | بل على العكس تماما. الأظافر مقلمه الشعر على أصابعه مزالٌ بالليزر |
Tam tersi. manikürlü tırnakları var ve parmaklarına lazer epilasyon yaptırmış. | Open Subtitles | بل على العكس تماما. الأظافر مقلمه الشعر على أصابعه مزالٌ بالليزر |
Bu, filtreye lazerle yerleştirilmiş havalandırma deliği sıralarını görebilmeniz için gösterilen bir resim. | TED | إنها مجرد صورة يمكنك رؤية صفوفٍ من فتحات التهوية المثقبة بالليزر موضوعة على المنقي. |
Barkodunun lazerle silinmesi gerek. | Open Subtitles | أنتِ تحتاجين إلى إزالة الشفرة المخططة بالليزر |
Artık lazerli sistemle kilitleri açıyorlar kim ne yapsın beni? | Open Subtitles | لديهم اقفال موجهه بالليزر الان من سوف يحتاج لي ؟ |
Hani çoğu kadın alt taraflarındaki tüyleri lazer ile aldırmıştı ya? | Open Subtitles | هل تعلموا كيف بعض النساء جعلوا شعرهم الداخلى يزال للابد بالليزر |
plazmasını görebilirsiniz. Şimdi de ikinci bir yöntem olan lazer füzyonunu inceleyelim. | TED | الآن الطريقة الثانية لفعل هذا، هي استعمال الانصهار بالليزر. |
Yani, bir nevi, manyetize edilmiş füzyon ile lazer füzyonu karışımıdır. | TED | إذن فهذا خليط من انصهار ممغنط انصهار بالليزر. |
O zamandan beri lazer soğutma işlemi daha düşük sıcaklıklara inebilecek kadar gelişmiştir. | TED | منذ ذلك الحين، تطورت تقنية التبريد بالليزر للحصول على درجات برودة أقل. |
Bitler, lazer tarafından okunabilen siyah ve beyaz noktalar olarak kodlanmıştır. | TED | البايت تُرمّز كنقاط مضيئة ومعتمة باستخدام طلاء يتم قراءته بالليزر |
Hayır. Bu yer inanılmaz. Sürüyle lazer ve radar var. | Open Subtitles | لا,ذلك المكان خطير أنه ملئ بالليزر والرادار |
lazer hedef alanına doğrudan erişen bir terminalim var. | Open Subtitles | لديّ منفذ مباشر في مساحة المنطقة المستهدفة بالليزر |
Deri altına lazer dövmeler yapılacak, sağ elin ya da alnın işaretlenecek. | Open Subtitles | سيقومون باستخدام الوشم بالليزر تحت الجلد ليضعوا علامة على يدك اليمنى أو جبهتك. |
Yörüngede dolaşan, lazer ışınlarıyla birbirlerine bağlı teleskoplar serisi. | Open Subtitles | أسطول من المناظير المداريّة تطير في تشكيل موجّه بالليزر. |
Anladığım kadarıyla acil çıkışı lazer kesici ile açıp onu zorla çıkarmışlar. | Open Subtitles | سمعت أنهم فتحوا بوابة السدادة بالليزر . و أخرجوه منهـا بقوة |
Daha gelişmiş bir şeye ihtiyacımız var. Rodamin püskürtüp, lazerle inceleyelim. | Open Subtitles | نحتاج تحسين أكبر لنفرق عليها الـ " فيرتامين " ونفحصها بالليزر |
Her diskin üzerine lazerle, bir kimlik numarası kazınmış. | Open Subtitles | ومحفورا بالليزر كل أسطوانة مع معك بطاقة تعريف عدد. |
lazerle işaretleyeceğiz, kod 120. | Open Subtitles | أكرّر، ،سوف نقوم بتحديد الهدف بالليزر الشيفرة 120. |
Kareyi kesmek için lazerli kesme aleti kullanacaksınız. Diğer araçlar bu iş için uygun değil. | TED | سيتوجب عليك استخدام أداة قطع بالليزر لتقسيم الربع؛ كل الوسائل الأخرى المتاحة لك ليست دقيقة بما فيه الكفاية. |
Ve işte bu yüzden Robin'in yanına taşındığın ilk geceyi benimle laser tag oynayarak geçirdin. | Open Subtitles | ولهذا السبب أمضيت ليلتك الأولى مع روبن، في اللعب بالليزر معي. |
Kelimenin tam anlamıyla Lazerlerle oynuyorlar fişek tabancasına göre sapanlara göre. | TED | إنهم يلعبون حرفيًا بالليزر بالنسبة إلى المقاليع، وبالنسبة إلى بندقية الرش. |
Bu Uncle Sam'in yörüngedeki uydularından biri. | Open Subtitles | هذه أحد أقمار دائرة دفاع العم (سام) نوع (هيبيريون)، مسلح بالليزر |