Eğer iş yapamayacaksak el sıkışırız ve olay biter. | Open Subtitles | اذا لم نستطع القيام بالاعمال، سنكتفي بالمصافحة وسيكون هذا كل شيء |
Eğer iş yapamayacaksak, el sıkışırız ve olay biter. | Open Subtitles | اذا لم نستطع القيام بالاعمال، سنكتفي بالمصافحة وسيكون هذا كل شيء |
O zaman el sıkışırız, herkes yoluna gider. | Open Subtitles | سنقوم بالمصافحة و نقول وداعا. |
İnsanların hala el sıkışarak ticaret yaptıkları türden bir yer. | Open Subtitles | إنها النوع من البلاد حيث الناس فيها يقومون بأعمالهم بالمصافحة |
El sıkışarak anlaştık. Şaka yaptığınızı sanmıştım. | Open Subtitles | اتفاقيات شفهية يتم توقيعها بالمصافحة أووه, لقد اعتقدت أنك تمزح |
Jackie müzik konusunda anlaştı ama her şeyi el sıkışarak yaptı ki bu da anlaşma sayılmıyor. | Open Subtitles | ،حصل (جاكي) على حقوق الموسيقى لكنه فعل ذلك بالمصافحة فقط والمصافحة بالأيدي لاتعتبر صفقة موثقة كما يتضح |