Aslında, bence tam olarak olmam gereken yerdeyim. | Open Subtitles | في الحقيقة، أعتقد أني متواجد تماماً بالمكان الذي يفترض ان أكون به |
- Burada bulunamazsınız. Hayır, tam da olmam gereken yerdeyim. | Open Subtitles | لا , فأنا متأكد أنني بالمكان الذي يجب عليَ التواحد به |
Şu anda tam olmak istediğim yerdeyim, tamam mı? | Open Subtitles | انا بالظبط بالمكان الذي اريدة, حسناً |
Her zaman doğru biri olamadım ama olmak istediğim yerdeyim. | Open Subtitles | لربما دائمًا الأمور لا تأتي بشكل ... صائب، ولكن .أنا بالمكان الذي أريدُ أن أكون به |
Eskiden kapının olduğu yerde kocaman bir delik vardı. | Open Subtitles | ثمّة فتحة عملاقة عرضها مترين و نصف بالمكان الذي كان فيه الباب الأمامي |
Ardından onların yüzüne kanatlarınla yalan söylüyor topuk kirişlerinin olduğu yerde merak uyandırıyorsun. | Open Subtitles | وفيما بعد تستلقي على وجهك في الكواليس تمسك بالمكان الذي تعوّد كعب أخيلك البقاء فيه. |
Ben istendiğim yerdeyim. | Open Subtitles | أَنا سأكون بالمكان الذي اريده |
Sen bana ihanet etmeden önce her şeyin başladığı yerdeyim. | Open Subtitles | أنا الآن بالمكان الذي بدأ فيه{\pos(190,240)} كل شيء{\pos(190,240)}. قبل أن تخونني{\pos(190,240)}. |
Gelmemi istediğin yerdeyim. | Open Subtitles | أن بالمكان الذي أخبرتني عنه |
O ve W arasında, Stuart'ın olduğu yerde duracağım sözü verilmişti. | Open Subtitles | لقد أخبروني أني سأقف بالقرب من حرف بالمكان الذي يقف فيه ستيورت الآن W و الـ O الـ |
Laura'nın burada huzur içinde yatmak isteyebileceğini düşündüm... annesinin gömülü olduğu yerde. | Open Subtitles | فكّر لربّما (لورا) كانت تريد أن تدفن هنا بالمكان الذي دفنت فيه أمّها |