Çalışanlarımız dakik olmak zorundadırlar. | Open Subtitles | يجب على موظفينا أن يتحرّوا الدّقة بالمواعيد |
dakik prenses biraz geç kaldı. | Open Subtitles | عجباً , أميرة الالتزام بالمواعيد تأخرت بعض الشيء |
- dakik olmana yardımcı olur. | Open Subtitles | قد تتعامل مع مسألة الالتزام بالمواعيد الخاصة بك |
randevu vakitleri çakistigi için mi oradaydi? | Open Subtitles | لقد كان هناك. و كان لديه تعارض بالمواعيد |
Verimlilik, performans, Dakiklik. | Open Subtitles | الإنتاجية ،الأداء، والالتزام بالمواعيد |
Çok dakik biriyimdir. | Open Subtitles | أمامك 10 دقائق ، أنا دقيق جداً بالمواعيد |
Merak ediyorum da biraz daha dakik olabilir misin? | Open Subtitles | كنت أتسائل فقط إن كان بوسعك أن تلتزمي بالمواعيد أكثر؟ |
Demek ki dakik olmak Hydra'nın değer verdiği şeyler arasında değilmiş. | Open Subtitles | واضح، أن الدقة بالمواعيد ليست من سمات هايدرا |
O yüzden sana ne kadar dakik olduğumu göstermek istedim. | Open Subtitles | لذا فأنا أريد أن أريك إلتزامي مع الالتزام بالمواعيد في الوقت المحدد |
dakik değildi. Düzensiz biriydi. | Open Subtitles | دقيقة بالمواعيد كانت بحالة سيئة |
dakik olunmamasına acayip uyuz olurum. | Open Subtitles | أكره عدم الإلتزام بالمواعيد حقًا. |
Beni endişelendiren de bu Nick. dakik birisisin. | Open Subtitles | هذا ما يغضبني (نيك)، أنت شخص دقيق بالمواعيد |
Dothraki'ler, pek dakik sayılmazlar. | Open Subtitles | (الدوثراكي) معروف أنهم لا يلتزمون بالمواعيد |
- dakik olmak önemli bir şey. | Open Subtitles | الالتزام بالمواعيد مهماً |
Yüzbaşı Solo, gitmeliyiz. dakik olmazsak ajite oluyorum. | Open Subtitles | .أيها القائد (سولو)، يتوجب علينا الذهاب .تعرف كم أنا قلق إذا لم نكن دقيقين بالمواعيد |
Lionel Richie ve Lionel eşliğinde yavaşça bara gideceğim. Oldukça dakik. | Open Subtitles | (أنا ذاهب إلى حانة مع (ليونيل ريتشي و (ليونيل) مهتم كثيراً بالألتزام بالمواعيد |
Din adamları için de randevu ile çalışıyorum. | Open Subtitles | أنا أعمل بالمواعيد فقط، حتى مع رجال الدين. |
- Gordon randevu saatlerine sadık kalmamız gerek biliyorsun. | Open Subtitles | -جوردن يجب ان نلتزم بالمواعيد |
- Yalnız randevu ile. | Open Subtitles | فقط بالمواعيد. |
Bayan Hoffmeister Dakiklik konusunda çok titizdir. Çorba tam 7.30'da tabakta olur. | Open Subtitles | فراو Hoffmeister هو المتمسك عن الالتزام بالمواعيد ، الحساء في لوحات على 7.30. |
Ancak benzerlikleri keşfetmeden önce Dakiklik konusundaki politikamı belirtmek istiyorum. | Open Subtitles | ولكن قبل استكشاف أوجه التشابه، اسمحوا لي تِبيان سياستي للالتزام بالمواعيد بشكل واضح تماماً... |
Dakiklik dediğin, ahengin inceliğidir. | Open Subtitles | الالتزام بالمواعيد تهذيب للايقاع |