Bu bizim analiz ettiğimiz uluslararası şirket ağı. | TED | هذه هي شبكة الشركات الانتقالية التي قمنا بتحليلها. |
Elimize sayfalarca notlar geçti ve liderlerimizin yaptıklarında bir motif ve metod var mı diye analiz yaptık. | TED | وانتهينا بملاحظات ميدانية هائلة قمنا بتحليلها وبحثنا فيها عن أنماط |
Arthur'dan analiz etmesini isteyecektim, hatta imal etmesini. | Open Subtitles | كنت أود أن يراها أرثر ويقوم بتحليلها و التعريف عنها |
Olay yerinden alındı. Üzerine "acil" yaz ve test yap. | Open Subtitles | أخذت من مسرح الجريمة ، أجعل لها الأولوية وقم بتحليلها |
Salgın Kontrol ekipleri numune aldı ve inceliyor. | Open Subtitles | لقد حصلت وحدة مكافحة الأمراض على عينةً ويقومون بتحليلها الاَن |
analiz edip ne içerdiklerini ve zehir içerip içermediklerini söylemeni istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أت تقوم بتحليلها وتخبرنى ان كانت تحتوى على سم أم لا ؟ |
Tek istediğim analiz etmek için bu kadından doku örneği. | Open Subtitles | واحتاج لعينة من هذه المراة لاقوم بتحليلها |
analiz ettiğin bu kemik parçası nasıl oldu da Warren Granger'ın boynuna girdi? | Open Subtitles | هذه القطعة من العظم التي تقومين بتحليلها كيف تم حشوها في عنق وارن جرينجر؟ |
Bu örnekleri detaylı bir analiz için ne kadar erken götürürsek, bu olay hakkında o kadar çok şey biliriz. | Open Subtitles | , كلما أسرعنا بالحصول على عينات للقيام بتحليلها كلما زاد إدراكنا عن هذا الحدث |
Savaş verilerini analiz edebilirsem eğer şeytan geninin bir zayıf noktasını bulabilirim. | Open Subtitles | إن قمت بتحليلها فقد أحدد الضعف بجينات الشر |
Her 10 dakikada analiz ettiğin bin tane şeyin olduğunu biliyorum kalıplar, oran, indeksler, bütün bilgi haritaları. | Open Subtitles | أعرف بأن هناك آلاف الأمور تقوم بتحليلها في كل 10دقائق نقاط, مراكز, بيانات, خرائط و غيرها |
Bilmiyorum. Laboratuvara götürüp analiz ettirelim. | Open Subtitles | لا أعرف ، سوف نأخذها الى المختبر و نقوم بتحليلها |
Orada analiz edilince gücümüzün kritik bir parçası olacaktır. | Open Subtitles | سيقومون بتحليلها هناك حتى يجدو الاستخدام الأفضل لها بما يخدم مصلحتنا. |
Bu şarkıları analiz etmeden, sadece dinlersem, şarkılar birbirine benziyor. | Open Subtitles | عندما أسمع فقط هذه الاغنيات و لا أقوم بتحليلها يبدوان متماثلتان |
Ve bir finans sistemini düşünürsek, anlamak için çok bilgiye ihtiyacımız var. Bir tek kişinin bu hacimdeki bilgiyi alması ve iyi kararlar verebilmek için analiz edebilmesi mümkün değil. | TED | أما إذا كنا نفكر في نظام مالى .. فنحن نحتاج الكثير من المعلومات فى حوزتنا. لانه ليس من الممكن .. لشخص واحد أن يستوعب هذا الكم الهائل .. من المعلومات ومن ثم يقوم بتحليلها ليتخذ القرارت المناسبة. |
ve sonuçları veritabanımıza gönderebilir, ve bize genetik geçmişinizle ilgili biraz bilgi verebilir ve bilimsel çabanın bir parçası olarak veriyi analiz ettirebilirsiniz. | TED | و تقوم بإرسال النتائج إلى قاعدة بياناتنا، وتخبرنا قليلاًعن خلفيتك الجينية المنطقية، ونحن نقوم بتحليلها كجزء من الجهد العلمي. |
Bunu anlayabilmenin bir yolu var. Ver adli tıpa, test etsinler. | Open Subtitles | حسناً ، هناك طريقة لمعرفة ذلك إجعل . فريق الطب الشرعي يقوم بتحليلها |
Yani resmin geçen haftadan daha eski olup olmadığını öğrenmek için federallere test etmeleri için verdi. | Open Subtitles | ، إذن ، قام بتسليمها إلى الفيدراليين ليقوموا بتحليلها ، لمعرفة إن كانت الرسمة . تعارض وقت ظهور الغواصة ، لنقل الأسبوع الماضي لو قام المكتب الفيدرالي بإجراء . التحاليل ، لظهرت النتائج في هذا الوقت |
Bunu ben test ettirebilirim. | Open Subtitles | . يمكنني أن بتحليلها |
Lastik izi bulduk. Abby inceliyor. | Open Subtitles | لدينا بأثر عجلة و (آبي) تقوم بتحليلها |
Ona bir anlam yükelemek isteyenler çıkacak ve düşünmeye başlayacaklar. | Open Subtitles | هناك أناس يعتقدون أنها تعني شيئاً و سيبدأون بتحليلها |