Ama şimdi kendisine zarar vermemiş olduğu halde işkence ettiği kişiye dokunmak zorunda. | Open Subtitles | لكن الآن يجب أن يلمس شخص ما والذي يقوم بتعذيبه رغم أن هذا الشخص لم يؤذه |
Çok konuşuyor diye bir gazateciye işkence edip kazandığı. | Open Subtitles | استحقها بتعذيبه الصحافي الذي كان يتكلم كثيرا |
Ona işkence edip, kafasını bir sopanın ucuna geçiriyorlar, ve ada üzerinde süzülen, tanrı zannettikleri bir canavara sunuyorlar. | Open Subtitles | قاموا بتعذيبه و وضع رأسه على عصا حادة كقربان للوحش الذي يحوم خول الجزيرة |
Eğer işkence eden biz olsaydık şu anda para elimizde olurdu o da yaşıyor olurdu. Onu öldürmezdim. | Open Subtitles | لو كنّا من قام بتعذيبه لكانت النقود بحوزتنا الآن وكان ليحظى بحياته، فلن أقوم بقتله |
Ama onları duydun. Adama işkence edip muhtemelen öldürecekler. | Open Subtitles | لكنك سمعتهم، سيقومون بتعذيبه وعلى الأرجح قتله |
İşkence etmişler, kanını emmişler, yaralamışlar ve haftalardır kendi pisliği içinde yaşamasına göz yummuşlar. | Open Subtitles | لقد قاموا بتعذيبه ، وعضه ، و تصويب الرصاص عليه و تركوه بالأسفل مع وسخه لأسابيع |
Yüzüğü çıkarana kadar işkence yapacağım. | Open Subtitles | سأقوم بتعذيبه إلى أن يتخلّى عن ذلك الخاتم |
Belki ona işkence etmeden önce yutmasını istemeliydiniz. | Open Subtitles | حسناً، لربّما كان حريّاً بكما أن تطلبا منه تناولها قبل أن تقوما بتعذيبه |
Sırf işkence görmek için mi kendini yakalattı diyorsun? | Open Subtitles | هل تقول بأنه أراد أن يتم القبض عليه ونقوم بتعذيبه ؟ |
Sırf işkence görmek için mi kendini yakalattı diyorsun? | Open Subtitles | هل تقول بأنه أراد أن يتم القبض عليه ونقوم بتعذيبه ؟ |
Ona işkence etti, tüm işini aldı ve onu boynundan bıçakladı. | Open Subtitles | لقد قام بتعذيبه و استولى على أعماله ثم طعنه في رقبته عليكم فعل شيء |
Birkaç yıl önce Caza onu yakaladı. İşkence etti ve bir bağımlıya çevirdi. | Open Subtitles | منذ عامين، اختطفته عصابة الكازا وقاموا بتعذيبه وتحويله إلى مُدمن |
Emir'in yerini öğrenene dek ona işkence yapacaklar! | Open Subtitles | سوف يقومون بتعذيبه حتى يخبرهم أين يجدوا أمير |
CIA ona, sahip olmadığı bilgiler için işkence yaptı. | Open Subtitles | وكالة الاستخبارات المركزية قامت بتعذيبه للحصول على معلومات لم يكن لديه |
Orta okulda işkence yaptığımız bir çocuk vardı. | Open Subtitles | أعني, كان هناك ولدٌ صغير قمنا بتعذيبه في المرحلة الإعدادية |
En iyi ihtimalle, İşkence etmeye yetecek kadar iyileştirirler. | Open Subtitles | سوف يقومون بتعذيبه في الفترة الباقية من حياته |
Gece gündüz bana ettikleri gibi işkence edecekler. | Open Subtitles | سيقوموا بتعذيبه ليلاً ونهاراً فقط كما فعلوا معي |
Ona da işkence etmeye başladın mı? | Open Subtitles | لذلك، هل بدأت بتعذيبه حتى الآن؟ |
Şu an muhtemelen ona işkence ediyorlardır. - Bunun için bir sebep yok. | Open Subtitles | ربما يقومون بتعذيبه بينما نتحدث |