Ben de böyle diyeceğini düşündüğüm için kibarca reddettim. | Open Subtitles | لقد توقعت بانك ستقولين هذا لذا رفضت ذلك بتهذيب |
Ama önemsiz bir tanıdık olsam, kibarca gülümser ve bir şey yokmuş gibi davranırdım. - Teşekkür ederim. - Önemli değil. | Open Subtitles | , لكن لو لم نكن كذلك لكنت سأبتسم بتهذيب و اتظاهر أنها لم تكن هناك |
Evet, avukatlara ona yazmalarını söyleyeceğim, ona kibarca artık onun hizmetlerine ihtiyacımız olmadığını hatırlatsınlar. | Open Subtitles | حسنا ، سأجعل المحامين الخاصين بييكتبواله ، بتهذيب يذكرونه بأننا لم نعد بحاجة لخدماته. |
Evet, alırsın ve böylece kibar davranmış olursun eve getirebilirsin ve belki baban yer. | Open Subtitles | هل عليّ اخذه؟ أجل، تأخذه، تتصرف بتهذيب معه تجلبه للمنزل وربما والدك سيأكله |
kibar kibar konuşalım, sonra kılıç çekip, yerle bir edelim. | Open Subtitles | لنتكلم معهم بتهذيب وبعدئذ نسحب سيوفنا ونقضي عليهم |
Flört etmiyordum. nazik davranıyordum sadece. | Open Subtitles | لم أكن أدردش معها، كنت أتصرف بتهذيب |
Asker nazikçe başını salladı. Sonrasında beni tamamen gözardı etti. | Open Subtitles | وما أن رأنى حتى أومأ برأسه ناحيتى بتهذيب شديد ثم تجاهلنى كلية |
Yalnızken bana ne kadar yumuşak ve kibarca vurduğunu bilmiyorsun. | Open Subtitles | أنتِ لا ترين كم بلطف و بتهذيب يضربني عندما نكون وحدنا |
Federal ajanlara kibarca ben oraya gelene kadar sorgulama için beklemelerini söyle. | Open Subtitles | إسأل العملاء الفدراليين بتهذيب أن ينتظروا حتى أصل إلى هناك للمزيد من الأسئلة ،إتفقنا؟ |
En iyisi oraya gidip kibarca, bizleri bekleyen çalışma temposunu göz önünde bulundurmalarını rica edeceğim. | Open Subtitles | سأذهب إليهم ببساطة، و أطلب منهم بتهذيب أن يراعوا الأعمال المقبلين عليها |
Böyle değil, kibarca ver. Şimdi oldu. | Open Subtitles | كلا, ناوليني إياه, بتهذيب هذا يكفي الآن |
Bu arada kibarca lafınızı kesip hayır diyebilir miyim? | Open Subtitles | هل ليّ أن أتدخل و أقول لك بتهذيب, لا |
Bir Hindu olarak, onlardan kibarca isterim. | Open Subtitles | ...حسناً، بصفتي شخص هندي أطلبها منهم بتهذيب |
Gidip kibarca selam vereceğim. | Open Subtitles | سأذهب لألقي التحية بتهذيب. |
Ona kibar ve saygılı davranmak yerine... | Open Subtitles | وبدلاً من أن تتصرفي بتهذيب - - وتعامليها باحترام |
kibar olmaya çalışıyorsun. Beni ekeceksin. | Open Subtitles | أنت تتصرف بتهذيب فحسب ولن تأتي |
kibar ol. Bana borçlusun, hatırladın mı? | Open Subtitles | تكلم بتهذيب لديك شيئ يخصني، أتذكر؟ |
Evet çok nazik bir geçmişin var zaten. | Open Subtitles | أجل، لديك تاريخٌ بشأن التصرف بتهذيب |
- Ve ailesine karşı nazik olun. | Open Subtitles | وعاملا والديه بتهذيب. |
Ronnie nazik davranıyor. Sizin karmaşık familyanızdan biri neticede. | Open Subtitles | (روني) تتصرّف بتهذيب إنّها عضو في قبيلتك الصغيرة المختلّة |
Korkunç annenin pençelerinden kaçmayı başardım ve senden nazikçe bu akşamki bir partiye gitmek için izin istemeye geldim. | Open Subtitles | لقد تمكنت من الهرب من مخالب والدتك المريعة لكي أسألك بتهذيب إذا كانت هنالك فرصة بأن تسمح لي بالذهاب إلى حفل الليلو |
Ama bunu istiyor musunuz, yoksa kibarlık olsun diye mi söylüyorsunuz? | Open Subtitles | ولكن هل تقصد الدعوة بالفعل أم أنك تتصرف بتهذيب معنا فحسب ؟ |