İkiniz ne olursa olsun bu bitene kadar onu sabit tutun. | Open Subtitles | الآن ، اريد منكما ان تمسكاها بثبات حتى ينتهي هذا مهما حصل |
33,000 feet yükseklikte sabit hızla yaklaşıyoruz, rüzgar hızı 27 mil. | Open Subtitles | نحن نسير بثبات على إرتفاع 33 ألف قدم وسرعة الرياح 15 عقدة. |
Ve ne zaman senin çevrende olsam doğru düzgün düşünemiyorum. | Open Subtitles | و كلما أقتربت منك لايمكننى أن أفكر بثبات |
Bu yüzden bokumuzu yüksek ve sıkı tutmalıyız. | Open Subtitles | هذا السبب الذي يدعونا للحفاظ على معنوياتنا عاليًا ونتمسك بها بثبات |
İtalyanlar, Nazilerin müttefiki olmalarına rağmen ülkelerindeki Yahudileri sınır dışı etmeyi sürekli reddediyordu. | Open Subtitles | الإيطاليون رغم أنهم حلفاء النازيين رفضوا بثبات إبعاد يهودهم |
Artık Yavaş ama emin adımlarla tırmanabilir miyiz? | Open Subtitles | الآن هل نستطيع ببطء و بثبات نتسلق مره أخرى للأعلى؟ |
Ellerini direksiyona koy! Direksiyonu düz tut! | Open Subtitles | فقط امسك بالمقود ضع يديك عليه بثبات |
Yavaş olun ama devam edin. | Open Subtitles | ببطئ و بثبات هناك مسعفون ينتظرون |
Tamam, ışığı sabit tutun. Hadi ama, odaklanın kızlar. | Open Subtitles | حسناً, أمسكي الضوء بثبات هيا, ركزن, يا فتيات |
Sırf gözleri görmüyor ellerini de sabit tutamıyor diye iyi bir nişancı olmayacak anlamına gelmez. | Open Subtitles | أو يحمل يديه بثبات لا يجعله أقلّ من قناص |
Buna rağmen akıllı telefonların sayısı sabit bir artış gösteriyor; 2019 yılına kadar kullanımın 3 milyara yaklaşacağı öngörülüyor. | TED | على الرغمِ من ذلك، فإنّ أعداد الهواتف الذكية تتزايد بثبات من المتوقع أنّه في 2019 سيصل عدد الهواتف الذكية المستخدمة لما يقارب 3 مليار هاتف. |
sabit dur çünkü sana bir şey sormam gerek. | Open Subtitles | قفي بثبات لأنني أريد أن أسألكِ سؤالاً |
- sabit süratle devam, Bay Davies. - sabit süratle devam, Yüzbaşım. | Open Subtitles | "بثبات اثناء سيرها سيد "دافيز_ بثبات اثناء سيرها كابتن_ |
Akademiler, öğrencilerini sahaya yollayarak veya hangi öğrencisinin... daha düzgün yürüdüğüne bakarak değerlendirilemez dedi. | Open Subtitles | قالَ بأنّك لا تَستطيعُ الحُكْم على أكاديميةَ من خلال دفع طلابها الى ميدان العمل قبل الاوان أَو برُؤية طلابها العسكريين يتَقدّمَوا بثبات, لا |
Bunları düzgün giymeyi öğrenmem lazım. | Open Subtitles | عليّ التذكّر أن أقف بثبات في هذا. |
O dört kat çetin ceviz. Hızlı yaşar, sıkı sörf yapar. | Open Subtitles | يوصف بالقوي ضرب اربعة يعيش بسرعة ويتزلج بثبات |
Onları sürekli adapte olmaları için tasarladım... | Open Subtitles | ويصبحون أذكياء كل دقيقة لقد صممتثهم ليصبحوا متكيفين بثبات |
Sanırım hepsini Yavaş yavaş ama emin adımlarla hatırlıyorum. | Open Subtitles | حسناً، أظنه أن الذاكره ستعود لي ببطء ولكن بثبات |
Sen en hızlısısın, ama Sakin olmalısın. | Open Subtitles | كلا , أنت الأسرع ولكن يجب أن تقف بثبات |
Adamotunu Sıkıca tutup hızla çekiyor ve saksıdan çıkarıyorsunuz. | Open Subtitles | تمسكون بنبتة اللقاح بثبات وتسحبونها بقوة من الإناء أفهمتم؟ |
Yapmamız gereken olduğumuz yerde hareketsiz durmak ve onlar böylece sıkılıp gidecekler. | Open Subtitles | لا , ماعليك فعله هو ان تقف بثبات شديد و في النهايه سيصابوا بالملل و سيبتعدوا |
Tamam, Kıpırdatma. | Open Subtitles | شكراً قف بثبات الآن |
Bir insanda sperm üretimi iki ile üç ay sürer ve bu işlem durmaksızın yenilenir. | TED | يستغرق تكوين النطفة من شهرين إلى ثلاثة أشهر و العملية متجددة بثبات |
Bu şekilde kıpırdamadan duracaksın ve auranı salacaksın. | Open Subtitles | يجب أن ترتكز على هذه الهيئة بثبات تام، وعندئذٍ تطلق طاقتك. |