"بجواز سفر" - Traduction Arabe en Turc

    • pasaportla
        
    • pasaportunu
        
    • pasaportuyla
        
    • pasaportu
        
    • pasaport
        
    - Eğer yasal olarak buradaysa neden çalıntı pasaportla seyahat ediyor ki? Open Subtitles لحظة، إن كان هنا بطريقة شرعية، إذن لم ليسافر بجواز سفر مسروق؟
    Calthrop, Paul O. Duggan adına düzenlenmiş... sahte bir pasaportla yolculuk ediyor. Open Subtitles كالثروب يسافر بجواز سفر مزيف يحمل اسم بول أوليفيردوجان.
    Kızın pasaportunu nereye götürdüğünü öğrenmek istedim. Open Subtitles أردت أن أرى أين ذهبتي بجواز سفر الفتاة.
    Kadının pasaportunu alabilir miyim? Open Subtitles هل لي بجواز سفر تلك المرأة؟
    İkisi Fransızmış... üçüncüsüyse Danimarka pasaportuyla yolculuk eden bir öğretmenmiş. Open Subtitles إثنان منهم فرنسيين والثالث كان معلم يسافر بجواز سفر دانماركي.
    Peki neden damadınızın pasaportuyla seyahat ettiğine dair fikriniz var mı? Open Subtitles اي فكرة عن السبب سفره بجواز سفر ابنك
    - Adı Rusça ama İngiliz pasaportu var. Open Subtitles يحمل إسماً روسيّاً، لكنّ بجواز سفر بريطاني
    Senin gibi tecrübeli bir ajan yanında da temiz bir pasaport ve bir yığın nakit para. Open Subtitles عنصر فـعال بخبرتك بجواز سفر نظيف والكثير من النقود
    Maalesef uçak yere indiği anda çalıntı pasaportla seyahat ettiğiniz için gözaltına alınacaksınız. Open Subtitles لسوء الحظ، عندما تهبط الطائرة، سيتم إيقافك للسفر بجواز سفر مسروق
    Yurt dışında sahte pasaportla yolculuk ediyor olabilir. Open Subtitles قد يكون بالخارج، يسافر بجواز سفر مزيف
    Lee Wuan Kai bir hafta önce Los Angeles'a sahte pasaportla geldi. ICE pasaportun sahte olduğunu anlayana kadar, kaybolmuştu bile. Open Subtitles "لي وان كاي" سافرت إلى "لوس آنجيليس" قبل اسبوع بجواز سفر مزور.
    Üç, Leamas, Woolrych adı altında sahte bir pasaportla ikinci bir bankaya gidiyor. Open Subtitles ثالثا, "(ليماس)" يذهب إلى بنك آخر بجواز سفر مزور "(تحتاسم"( ولريش.
    - Çalıntı bir pasaportla uçuş yapıyor. Open Subtitles إنه يسافر بجواز سفر مسروق
    Lübnan pasaportunu kullanmış. Open Subtitles لقد سافر بجواز سفر لبناني.
    Diplomatik pasaportuyla seyahat ediyor. Open Subtitles بجواز سفر دبلوماسي
    Ve İç Güvenlik onu bu sabah LA'ye Fransız pasaportuyla uçarken yakalamış. Open Subtitles والأمن القومي يشير أنه سافر إلى (لوس أنجلوس) بجواز سفر فرنسي
    Sullivan sahte pasaportuyla Meksika'ya giden bir tekneye binmeyi düşünerek marina'ya geliyor. Open Subtitles إذاً أتى (سوليفان) إلى المرسى معتقداً أنه سيصعد القارب المتجه إلى (المكسيك) بجواز سفر مزيف
    "Selasi, Gana pasaportu ile gezmenin getirdiği aşağılanmayı yaşamamışken nasıl Ganalı olduğunu iddia eder?" diye bir eleştirel soru da soruldu. TED "كيف لسيلاسي أن تدعي أنها تنحدرمن غانا،" تساءل أحدهم ناقدا، "وهي لن تعيش أبدا صعوبات السفر خارجاً بجواز سفر غيني؟"
    Karşılığında bana Amerikan pasaportu ayarlayacaktı. Open Subtitles في المقابل لقد وعدني بجواز سفر "مريكي".
    Hong Kong'dan ABD pasaportu ile uçmuş. Open Subtitles طار من "هونغ كونغ" بجواز سفر أمريكي.
    pasaport olmadan ülkeden çıkamazsın. Open Subtitles لا يمكنك الخروج من هذا البلد إلّا بجواز سفر

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus