Örneğin, şu an TED'de konuşma yapıyorum diye twitleyebilirim. | TED | لذا، وعلى سبيل المثال، يمكننى الآن تحديث تويتر بأنني أدلي بحديث لتيد. |
Bence küçük bir konuşma yapma vaktimiz geldi, değil mi? | Open Subtitles | انا اعتقد انه الوقت الذى يجب علينا انا وانتى ان نحظى بحديث صغير .. ألا توافقى ؟ |
Uzun bir cümeyle etkileyici bir konuşma yapmış olmuyor sadece düşük bir cümle kurmuş oluyorsunuz... | Open Subtitles | ..فلن تكون قد قمت بحديث جذاب من خلال جُمَلةٍ طويلة بل ستكون قد كوّنت فقط جُمَلة ركيكه |
Bu şovu seven insanlarla verimli bir sohbet etme fırsatım oldu. | Open Subtitles | لقد قمت بحديث مفيد مع الناس اللذين يحبون هذا البرنامج |
Küçük bir sohbet yapmayacağız değil mi? | Open Subtitles | هذا ليس نوع الأمور الذي نقوم به بحديث صغير |
Bu konuşma Jude ve beni evden attıracaksa bile yapamam. | Open Subtitles | أجل، حسنا، حتى بحديث كهذا سيلقي بي أنا وجود خارج المنزل |
Kevin ikinizin biraz gergin bir konuşma yaptığınızı söyledi. | Open Subtitles | كيفن قال بأنكما كنتما تخوضان بحديث يبدو كبير |
Gelecekteki berbat konuşmaları önlemek için bir tane daha berbat konuşma yapmamız gerektiğini mi söylüyorsun? | Open Subtitles | اتقولين اننا يجب أن نحظى بحديث سئ أخر لكى نضمن وجود أحاديث مستقبلية فظيعة |
Sanırım öyle. Uzun bir konuşma olmadı. | Open Subtitles | أفترض ذلك، لم نحظى حقاً بحديث طويل |
Onunla uzun bir konuşma yaptım... | Open Subtitles | .. لقد حظيت بحديث طويل معها و أنا |
Todd. Lacey ile güzel bir konuşma yaptık. | Open Subtitles | تود ، لقد حظيت للتو بحديث رائع مع ليسي |
Profesörümle özel bir konuşma yapmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أنا أحاول أن أحظى بحديث خاص مع أستاذتي |
, Magic Okulu Eddie bıraktıktan sonra konuşan çocuklar almak ve geç akşam yemeği konuşma olabilir. | Open Subtitles | بالحديث عن مدرسة السحر (بعد أن توصل (إيدي أحضر الأطفال و يمكننا أن نحظى بحديث على عشاء متأخر |
Sizin aileniz de şu anda çok büyük bir kriz yaşıyor. Scottie ile neler olduğu konusunda oturup ciddi bir konuşma yaptınız mı acaba? | Open Subtitles | وعائلتكُ تواجه أزمةً مُدمرة، هل انخرطتَ مع (سكوتي) بحديث جاد عمّا يحدث؟ |
Bu bir konuşma değildi. | Open Subtitles | لم يكن ذلك بحديث |
- Norton'la iyi bir konuşma yaptınız mı? - Evet. | Open Subtitles | هل حظيت بحديث جيد مع نورتون ؟ |
Hayır, yalnızca ikimiz sohbet ediyorduk. | Open Subtitles | لا لا ، نحن الإثنين فحسب نحظى بحديث جميل |
Hilda'ya dün Claire Meade'le karşılaştığını ve hoş bir sohbet yaptığınızı anlatıyordum. | Open Subtitles | لاشيء لاشيء، لقد كنت اخبر "هيلدا" عن مقابلتنا لـ "كلير ميد" ليلة البارحة وكلاكما حظى بحديث لطيف |
Devam et sen, ben oğlunla biraz sohbet edeceğim. | Open Subtitles | خذي راحتك. سأقوم بحديث قصير مع ابنكِ. |
Umarım ihtiyarla güzelce sohbet etmişsindir 2.Kaptan çünkü mesele şu; | Open Subtitles | اتمنى انك حظيتم بحديث جميل مع هذا الرجل المسن XO لانه لن يعود |
Seninle tekrar sohbet etmenin zamanı geldi. | Open Subtitles | ان هذا هو الوقت لنحظى بحديث أخر. |