Yorulup yere düşünce de ayakkabısıyla bacağımı çizdi. | Open Subtitles | عندما أصبحتُ مُنهَكاً و وقعت سحقني بحذائه |
Adamlar plajda bıyıklarını yağlarken, içine kum kaçmış onu da ayakkabısıyla çıkarmıştır. | Open Subtitles | الرجل يلطّخ شاربه بالشمع على الشاطىء فيتلوّث بالرمال فيزيله بحذائه |
Birisinin ayakkabısıyla bir mil yürümeden, onu asla tanıyamazsın. | Open Subtitles | لا يمكن أن تعرف شخصاً بحق حتى تمشي بحذائه مسافة ميل |
"Sizi safça bulur, küçük adımlarıyla geriye döner; bir an pürdikkat kesilir." | Open Subtitles | بالنسبة لها تبدو مجرد ساذج, يهرول بحذائه الصغير... "يدور برشاقة, مفعم بالحياة..." |
"Sizi safça bulur, küçük adımlarıyla geriye döner; bir an pürdikkat kesilir." | Open Subtitles | بالنسبةلهاتبدومجردساذج , يهرول بحذائه الصغير... يدوربرشاقة"" ... مفعمبالحياة, |
Bu seviyelerdeki früktoz ve şekerkamışına göre Ayakkabısına yapışmış olmalı. | Open Subtitles | نظرا للمستوى العالي من سكّر الفواكه وقصب السكر، فلابدّ أنّه إلتصق بحذائه. |
Evet. Palyaço Eric büyük ayakkabısıyla söndürmüş. | Open Subtitles | أجل، أطفأه (إريك) المهرّج بحذائه الكبير |
Acemi işçi alete kusur bulur. | Open Subtitles | -الرجل الضعيف يتذرع بحذائه يا (توم ) |
Ayakkabısına koydum. | Open Subtitles | أجل وضعته بحذائه |
- Ayakkabısına sıçratmadan işeyemez. | Open Subtitles | لا يستطيع حتى التغوط بحذائه |