Bu bilgiyi size getirmek için kendi hayatımı tehlikeye attım. | Open Subtitles | لقد قدمت لأعطيك هذه المعلومات وأنا أضع نفسي بخطر شديد |
Anlaşma yaptığına dair Fransız yetkililerden kanıta ihtiyacımız olacak, ve göçmenlik formlarında yalan söylediğin an hayatın tehlikeye girmiş. | Open Subtitles | نحن بحاجه ل أثباتات من السلطات الفرنسيه لأكمال الاجراءات وأن حياتك كانت بخطر عندما كذبت عند ملئك أستمارة الهجرة |
Enfeksiyon yoksa hayati bir tehlike olmadığını söyledi. | Open Subtitles | قال طالما أنه ليس هناك عدوى فأنت لست بخطر |
Nasıl ve niye olduğunu bilmiyorum ama sanırım hayatı Tehlikede. | Open Subtitles | لا أعرف كيف أو لماذا و لكني أعتقد أنه بخطر |
Asıl sen, üç adamını kliniğe gönderdiğin zaman aileyi riske soktun. | Open Subtitles | أنت من وضع هذه العائلة بخطر عندما أرسلت أولئك الرجال للعيادة |
Şunu söyleyebilirim, kargo tehlikeli olmasa da çok hassas ve değerlidir. | Open Subtitles | ماذا أقول لك ؟ بما أن الحمولة ليست بخطر إنها قابلة للتلف وهي باهظه جداً |
Böyle bir program durdurulduğu zaman çocuklarımızın geleceği tehlikeye girer. | Open Subtitles | حين يتوقف برنامج كهذا , مستقبل أطفالنا بخطر |
Buraya geri dönmek için kendimi büyük bir tehlikeye attım. | Open Subtitles | لقد وضعت نفسي بخطر أكبر ممَّا يمكنكِ توقعه بعودتي إلى هنا |
Hangi bebek, tehlikeye Tehlikede demektir demektir. | Open Subtitles | و هذا يعني أن الطفل بخطر و هذا يعني أنك أنت بخطر |
Kimseyi tehlikeye atmanı istemiyorum, kendin dahil, ama fırsat olursa, bir saniye bekle ve kameranı hareket eden birşeylere yönelt. | Open Subtitles | أنا لاأقترح أن تجعل أي أحد بخطر , ليس بنفسك ولكن إذا ما سنحت الفرصة فلتاخذ لحظات , وفقط صوب على شيء و ثم تحرك |
Kaçışları hakkında bilgisi olan tek kişi oyun alanında sıkışmış ve ciddi bir tehlike içinde | Open Subtitles | والآن إنَّ الشخص الوحيد الذي يعلم بشأن المتمردون الصغار عالق في الباحة الثلجية وهو واقع بخطر كبير |
Doğru. tehlike olmazsa, kurtarılacak biri de olmaz. | Open Subtitles | هذا صحيح , لن تكون هيّ بخطر إذا لم يكن هناك أحد لتنقذه |
tehlike olduğunu düşündüklerinde herkesi bulundukları yerde tutarlar. | Open Subtitles | اذا كان الرئيس بخطر, فهم يبقون الجميع باماكنهم |
Evet, ama parmağını sürmeden kemik kırabiliyorsa, başbakan gerçekten büyük Tehlikede demektir. | Open Subtitles | نعم، لكن لو بإمكانه كسر عظامك بدون لمسك فرئيس الوزراء بخطر حقيقي |
Hayır, görevde değilim. Ama Tehlikede olduğuma dair bir korku var. | Open Subtitles | لاأنالستفيوقتالعمل ، و لكني أشعر أني بخطر |
Ben 4 yaşındayken annem Tehlikede olduğumu düşündü. | Open Subtitles | عندما كان عمري 4 سنوات كان لدى أمي شعور أنني بخطر |
- Evet ama soruşturma açarsa da onu riske atabilir. | Open Subtitles | نعم ، وهذا يضع التحقيقات مُسجلة يمكن ان تضعه بخطر |
- Buraya gelmekle kaç kişiyi riske attığının farkında mısın? | Open Subtitles | كم عدد الناس الذين وضعتهم بخطر بمجيئك إلى هنا ؟ |
Halka açık bir yerde buluşacak olsak tehlikeli hissedecek olan siz olurdunuz sanırım. | Open Subtitles | لو تقابلنا في مكان عام اظن انه انت من سيشعر بخطر اكبر |
Bana göre Tehlikedesin. Tehlikede falan değilim ve çok üzgünüm ama gitmem gerek. | Open Subtitles | انا لست بخطر وانا اسفة لكن علي الذهاب الان |
Meg o kodu hayatı tehlikedeyken kullanması gerektiğini bilir. | Open Subtitles | ميغ لن تفعل ذلك تعلم ان عليها استخدام الرمز ان كنت حياتها بخطر |
Sadece Dünya'da kalarak risk kendinizi koymayın, siz de risk altında tüm Elders koydu. | Open Subtitles | أنت لا تعرّض نفسك فقط للخطر بأن تبقى هنا على الأرض أنت تضع الشيوخ كلهم بخطر أيضاً |
Çünkü tarihin o dönemi riske girilemeyecek kadar çok tehlikeyle dolu. | Open Subtitles | لأن تلك الفترة من الزمن مفعمة بخطر أكبر من طاقتي للمجازفة |
Ailem tehlikedeydi ve yapabildiğim tek şey buna seyirci kalmaktı. | Open Subtitles | كانت عائلتي بخطر وما كان بيدي سوى المشاهدة |
Kocanızla birlikte tehlikedesiniz, gerçek bu. | Open Subtitles | الحقيقة انك انت و زوجك بخطر |
Bayan, başı gerçekten çok büyük dertte olan, küçük bir çocuğu arıyoruz. | Open Subtitles | سيدتى, نحن نبحث عن طفل صغير وهو حقا بخطر الان |
Hala bana komiklik yapıyorsun, başın dertte Toscani. | Open Subtitles | أنت تنظر نحوى بغرابة, حياتك بخطر يا نيكو. |