Ama seninle tanıştıktan sonra, kahramanların gerçekten var olduklarına inanmaya başladım. | Open Subtitles | لكن بعد الإلتقاء بك بدأت أصدق أن الأبطال موجودون حقا |
Gerçek bir kalbe sahip olduğunuza inanmaya başladım. | Open Subtitles | بدأت أصدق أن قلبك نقي |
Buraya gelip yıllardır uyuşturucu kullanmayan kişileri görünce bunun mümkün olduğuna kendimi inandırdım. | Open Subtitles | حين بدأت بالقدوم هنا لكنى رأيت العديدين الذين تعافوا لسنين حينها بدأت أصدق أن هذا أمر ممكن |
- Buna inanmaya başlıyorum. - Merhaba, Rusty. | Open Subtitles | أنا أعمل في المسرح لسنوات - بدأت أصدق هذا - |
Elemanlarına sahip çıkman lazım. Riley'nin seninle ilgili görüşlerinde haklı olduğunu düşünmeye başlıyorum. Bu da ne demek oluyor? | Open Subtitles | فقط ،عليكِ أن تحكمى إدلاءات فريق عملكِ بدأت أصدق وجهة نظر (رايلى) بكِ. |
Küçük olduğumdan, babamın bir çocuğun bedeninde yaşadığına inanmaya başlamıştım. | Open Subtitles | كطفل ، بدأت أصدق . . أن أبي كان يعتاش كولد |
Caitlin'in söylediklerinin doğru olabileceğine inanmaya başladım. | Open Subtitles | بدأت أصدق أن ما تقوله (كيتلين) قد يكون حقيقي |
İşte o zaman inanmaya başladım. | Open Subtitles | هنا بدأت أصدق |
Buraya gelip yıllardır uyuşturucu kullanmayan kişileri görünce bunun mümkün olduğuna kendimi inandırdım. | Open Subtitles | حين بدأت بالقدوم هنا لكنى رأيت العديدين الذين تعافوا لسنين حينها بدأت أصدق أن هذا أمر ممكن |
Aslında doğru olduğuna inanmaya başlıyorum. | Open Subtitles | بدأت أصدق أن ذلك حقيقي فعلا. |
Evet, ben de kazandığını düşünmeye başlıyorum. | Open Subtitles | نعم, لقد بدأت أصدق بذلك أيضا |
Haklı olduğunu düşünmeye başlıyorum. | Open Subtitles | بدأت أصدق أنّها على حق |
Ama inanmaya başlamıştım. | Open Subtitles | و لكني بدأت أصدق |