| Şimdi de araştırmalar bize çözmenin, yemek ve uyumak kadar ilkel olduğunu söylüyor. | TED | حاليا، كشف بحث أن الحل حاجة بدائيّة مثل الأكل والنوم. |
| Robotların beyinleri açısından iyi bir gelişme kaydettik fakat vücutları hala ilkel bir halde. | TED | لقد أحدثنا تقدّما بارزاً بطريقةِ تفكيرِ الروبوتات لكنّ أجسادهم لا تزالُ بدائيّة. |
| Ben de merak ettim, acaba Bay Farazimiz gerçekte bu kıza karşı hiçbir şey hissetmedi de, sadece vakit öldürmek, ne bileyim ilkel ihtiyaçlarını karşılamak peşinde miydi? | Open Subtitles | وكان يفعل ذلك لتمضية الوقت فحسب أو لإشباع رغبات بدائيّة أو ما شابه؟ |
| İnsanlarla olan ilişkilerini hiçbir şekilde geliştirmemiş. | Open Subtitles | أضاع كلّ شيء سوى أكثر الصلات البشريّة بدائيّة |
| Başlangıç düzeyinde beril ve grenalar idare eder bir siyah turmalin... | Open Subtitles | مجرّد جرانيت و أحجار كريمة بدائيّة. وواحد تورمالين أسود مقبول. |
| Bu gazdan yeni yıldızlar doğdu ve ilkel galaksiler ortaya çıktı. | Open Subtitles | وُلدت نجوم جديدة بفضل الغاز وشكّلت مجرّات بدائيّة |
| Sıcak ortamda yaşayan bakterilerin, Dünya üzerindeki en ilkel canlılar olması çok ilginç. | Open Subtitles | الشيء المثير حقاً بشأن البكتيريا المحبة للحرارة هو أنها أكثر الكائنات بدائيّة على الأرض. |
| Şöyle, bu holografik bantlar sahtekârlığı önlemek için oldukça ilkel bir önlem. | Open Subtitles | حسناً، الأشرطة المُجوّفة هذه بالكاد تكون بدائيّة لمقاييس التزوير. |
| En samimi görüşle sanırım galaksimizin herhangi bir yerinde en azından ilkel formda bile olsa yaşam mevcut olmalı. | Open Subtitles | أعتقد أنه لا يوجد شكّ صراحةً... أنه لابد أن يكون هناك حياة في مكان آخر في مجرّتنا، على الأقلّ حياة بدائيّة. |
| Tuzak ilkel bir şeydir. Kandırmacayı tercih ederim. | Open Subtitles | الفخ صفة بدائيّة أفضّل صفة الإغواء |
| İnsanlarla olan ilişkilerini hiçbir şekilde geliştirmemiş. | Open Subtitles | أضاع كلّ شيء سوى أكثر الصلات البشريّة بدائيّة |
| Başlangıç düzeyinde beril ve grenalar idare eder bir siyah turmalin... | Open Subtitles | مجرّد جرانيت و أحجار كريمة بدائيّة. وواحد تورمالين أسود مقبول. |