Ben gelmeden ofiste olun yeter, bir dakika önce gelseniz bile. | Open Subtitles | ذلك من خلال تواجدكِ هنا دائماً أبكر بدقيقة واحدة من موعد وصولي |
Sekize bir dakika var, tam vaktinde geldiniz. | Open Subtitles | قبل حلول الساعة الثامنة بدقيقة واحدة أنتِ دقيقة دائماً كالساعة |
İnsanlar bir dakika en iyi arkadaşın olurken, ondan sonra onları bir kurdun yemek bohçasını parçaladığı gibi parçalamak istiyorsun. | Open Subtitles | بدقيقة واحدة الناس هم أفضل أصدقائك لاحقاً انت تتخيلهم أنهم يتعرضون للتمزيق من قبل مجموعة من الذئاب المسعورة |
Harcadığın her dakika, ölüme bir dakika daha yaklaşıyorum. | Open Subtitles | دقيقة واحدة تذهب فيها أنا بدقيقة واحدة أقرب إلى الموت |
- Gece yarısını bir dakika geçiyor. | Open Subtitles | لقد تجاوزت الساعة منتصف الليل بدقيقة واحدة. |
Tam olarak, güneş doğduktan bir dakika sonra. | Open Subtitles | بعد الشروق بدقيقة واحدة بالضبط. |
bir dakika daha izin verir misiniz? | Open Subtitles | أبوسعى أن أحظى بدقيقة واحدة وحسب ؟ |
bir dakika önce. | Open Subtitles | أبكر بدقيقة واحدة |
Özür dilerim, bir dakika. | Open Subtitles | إسمحي لي بدقيقة واحدة |
Onu duruşmadan bir dakika önce gördüm. | Open Subtitles | رأيته قبل الجلسة بدقيقة واحدة |
Sadece bir dakika... daha alabilir miyim? | Open Subtitles | هل لي فقط بدقيقة واحدة ؟ |
bir dakika bekler misin? | Open Subtitles | هلاَّ سمحت لي بدقيقة واحدة ؟ |
bir dakika rica edebilir miyim? | Open Subtitles | هل تسمح لي بدقيقة واحدة ؟ |
Üzgünüm. Sadece bir dakika. | Open Subtitles | أنا آسف اسمح لي بدقيقة واحدة |
bir dakika müsaade edebilir misin... | Open Subtitles | هل لي بدقيقة واحدة |
Sakin olun! Sadece bir dakika daha erken gitseydik başarmış olurduk. | Open Subtitles | - فقط لو وصلنا بدقيقة واحدة مبكراً |