Fakat bunun yerine sen kaçmak ve yalan atmaktan ibaret akıl oyunları başlattın. | Open Subtitles | لكنك كما تعلمين بدلًا من ذلك أنتِ بدأ الجنون عندما بدأت لعبة الشطرنج |
Yani, bunun yerine tutumlu olmaya başlasak. | TED | ترون، أفضل لو أننا بدلًا من ذلك بدأنا نحسن التدبير. |
Ama bunun yerine örümceğin DNA'sını alıp çeşitli şeylere aktarabilirsiniz. | TED | بدلًا من ذلك ما يمكنكم فعله هو أخذ الحمض النووي من العنكبوت ووضعه في عدة أشياء مختلفة. |
Hayır madam onun yerine şu adamı tutuklamışlar. - Hangi adamı? | Open Subtitles | كلا، يا سيدتي، لقد قبضوا على هذا الرجل بدلًا من ذلك |
onun yerine, sonraki yemeğini nerede yiyeceğini ve ailenin bu ay kirayı nasıl ödeyeceğini düşünüyorsun. | TED | بدلًا من ذلك تفكر كيف ستؤمّن وجبتك التالية وكيف ستدفع عائلتك إيجار هذا الشهر. |
bunun yerine teknoloji empati duygusunu ölçeklendirse daha iyi olmaz mı? | TED | ماذا لو تستطيع التقنية بدلًا من ذلك إتاحة التعاطف على نطاق واسع؟ |
bunun yerine katı bir izolasyonun esas olduğu, psikolojik baskıya dayalı gelişmiş bir sistem kullanıyordu. | TED | بدلًا من ذلك استخدم نظاما معقدا من الضغط النفسي حيث العزل الكامل أمر جوهري. |
Ve ek büyümeyi desteklemek için gereken fotosentez olmadan ağaç bunun yerine kaynaklarını mevcut dallara çevirir. | TED | وبدون التركيب الضوئي الضروري لدعم المزيد من النمو، تحول الشجرة مواردها إلى الفروع الموجودة بالفعل بدلًا من ذلك. |
bunun yerine sıradan insanları demokratik yaşamın merkezine koymaya çalışmalıyız. | TED | علينا بدلًا من ذلك أن نعمل على وضع الناس العاديين في مركز الحياة الديمقراطية. |
bunun yerine, çocuğu kaçıranı bulmaya çalışmalıyız. | Open Subtitles | بدلًا من ذلك, يجب أن نحاول العثور على المختطِف |
Mektubu geri çektim, bunun yerine ona sözlü uyarıda bulundum. | Open Subtitles | لقد تراجعت عنه،و أعطيته تحذير شفوي بدلًا من ذلك |
bunun yerine, o berbat günü, her gün yeniden yaşıyorum. | Open Subtitles | بدلًا من ذلك أنا أستحضر هذا اليوم المروع كل يوم في حياتي |
bunun yerine inanılmaz bir hayal kırıklığısın. | Open Subtitles | بدلًا من ذلك, أنت خيبة أمل كبيرة بالنسبة لي |
bunun yerine eski sevgilimin babasının salak uşağı oldum. | Open Subtitles | بدلًا من ذلك , أصبحت الخادم الأحمق لوالد صديقتيالسابقة, |
Çoğu Amerikalı, beyaz bahçe çitini ve içerisindeki, oldukça özelleştirilmiş türden yaşamı reddediyor ve bunun yerine dayanışma isteğiyle, köy yaşamına dönüyor. | TED | يرفضُ العديد من الأمريكيين السياج الخشبي الأبيض ونوع الحياة الخاصة للغاية التي تحدثُ داخله، ويطالبون بعودة حياة الريف، واستعادة الترابط بدلًا من ذلك. |
Aslında bunun yerine bir kitap okuyabilirsin. | Open Subtitles | تستطيعين قراءة كتاب جيد بدلًا من ذلك |
onun yerine bildiği şeyi öğretti: erkek olmak, kendini feda etmek ve aileni korumak için yapabileceğin her şeyi yapmakla ilgilidir. | TED | بدلًا من ذلك علمني ما عرفه: لتكون رجلًا كان حول التضحية والقيام بما تستطيع عمله لرعاية وتوفير كل شيء لعائلتك. |
Onlara katılacaktık ama senin Rota'ya gitmen gerektiğinden beri onun yerine Marbella'daki sahillere darbe vuracağız. | Open Subtitles | كُنا سننضم إليهم ولكن بما أنكِ إحتجتي لتوصيلة لروتا سنتوجه للشواطئ في ماربيلا بدلًا من ذلك |
onun yerine ortağımın kan kaybından ölmesine izin verdin ve saldırganın peşinden gittin. | Open Subtitles | بدلًا من ذلك, تركت شريكي ينزف وذلك لكي تسعى خلف مطلق النار |
Belki de onun yerine Kraliyeti ikna etmek için uğraşabiliriz. | Open Subtitles | ربما بدلًا من ذلك يمكننا محاولة لوصول إلى سبب مع بريطانيا |
onun yerine olması gereken yere girdi ve projem hayatta kaldı. | Open Subtitles | بدلًا من ذلك فهو يرقد في مكانه الطبيعي و مشروعي بقى حيًا |