Ve babası onu gördüğünde, onun kime dönüştüğünü gördüğünde onun kız kimliğinin tamamını gördüğünde kollarını onun boynuna dolayıp ağlamaya başladı. | TED | وعندما رأها والدها , ورأى ما أصبحت عليه كفتاه كبيرة و يافعة طوقها بذراعيه وإنهار بكاءً |
Büyük kollarını bana sardı... beni kıllı göğüsüne çekti... iyi olacağımı söyledi. | Open Subtitles | فقد احاط بي بذراعيه القويتين .. واخذني لصدره ذو الشعر الكثيف .. واخبرني باني بخير |
Ve, Gloria, Walter'a biraz daha yakın olmalısın böylece kollarını sana dolayabilir. | Open Subtitles | ويا جلوريا ...يجب أن تقتربى أكثر من والتر ليتمكن من إحاطتكِ بذراعيه |
Haykırmaya çalıştım ama kollarıyla bana sarıldı ve beni öptü. | Open Subtitles | حاولت الصراخ, ولكنه احاطنى بذراعيه وبدأ بتقبيلى |
Tek yaptığı seni kollarıyla sarmak ve sımsıkı sarılmak olur bir gram bencillik olmadan. | Open Subtitles | كل ما يفعله هو أن يحطيك بذراعيه. و يحضنك برقة دون أىة أنانية. |
babamın merdivenlerden yukarı çıktığını ve beni kollarına aldığını hayal ettim. | Open Subtitles | وأحلم به يصعد تلك الدرجات ويحتويني بذراعيه مرة أخرى |
Zavallı çocuk kollarını sallamaya çalıştı, ama yüzünü korumasını engelledi. | Open Subtitles | حاول المسكين التخفيق بذراعيه لكنّهما حالا دون حماية وجهه |
Öne eğilip, ılık, kalın, bol dövmeli kollarını tuttun ve onun cansız vücudunu sürüklemeye başladın. | Open Subtitles | ومن ثمّ انحنيت وأمسكت بذراعيه الثقيلة الموشومة وبدأت بسحب جثته الهامدة |
- Hiç de değil tatlım. En azından birimiz kollarını diğerini sarmak için kullanabilmeli. | Open Subtitles | على الأقل أحدنا سيكون قادرا أن يحيط الآخر بذراعيه! |
kollarını bir kız gibi sallayan, ortalarda bağırıp koşan birini buldum. | Open Subtitles | وجدنا هذا يركض ويصرخ يلوح بذراعيه كفتاة |
"kollarını kızgın ve şiddetli bir tavırla salladı" | Open Subtitles | "لوح بذراعيه في بطريقة عدوانية وعنيفة " |
kollarını etrafmda hissediyorum | Open Subtitles | أشعر بذراعيه حولي |
- Evet, kollarını zaferle kaldırmış... - ... Toby'nin başında dikiliyordu. | Open Subtitles | أجل، كان يقف فوق (توبي) بذراعيه مرفوعة مُبْدِياً فرحة النصر. |
Evet, kollarıyla şu yel değirmeni şeyini yapmıştı. | Open Subtitles | أجل، لقد كان بحركة الطاحونة الهوائية بذراعيه |
O küçücük kollarıyla sımsıkı sarılırdı bana. | Open Subtitles | كان يتشبّث بى بذراعيه الصغيرتين. |
Seni o kollarıyla sarar, ne kadar güzel olduğunu fısıldar. | Open Subtitles | يعانقك بذراعيه,ويهمس لك كم أنتى جميله |
- kollarıyla. Açık hava işi yapan bir adam için şaşırtıcı bir şekilde nazikçe sarılıyor. | Open Subtitles | لا بذراعيه بالنسبة لرجلٍ يعمل خارجاً |
Koca, karısını kollarına alıp, tapınağın eşiğinden geçirir. | Open Subtitles | الزوج يحمل زوجته بذراعيه ويذهب بها إلى المعبد |
Seni nasıl kollarına aldığını | Open Subtitles | انسِ شعورِك عندما يضمِّك بذراعيه |