bunun gibi, bunlar masumiyetini kanıtlamalı | Open Subtitles | في الحالات مثل هذه الحزب المذنب يجب أن يثبت براءتهم |
Tüm yapabileceğimiz onların masumiyetini korumak. | Open Subtitles | كل ما نستطيع القيام به هو حماية براءتهم |
Aslında New York adına utandım ve ayrıca çok sinirlendim, çünkü onların masumiyetleri suçları kadar dikkat çekmedi. | Open Subtitles | شعرت بالعار من نيويورك في الحقيقة و شعرت أيضا بغضب شديد لأن براءتهم لم تحصل على نفس الإهتمام الذي حصلت عليها إدانتهم |
Ne kadar masum olduklarını söyleyen veya bir başkasını suçlayan insanları ciddiye alamazdınız. | Open Subtitles | يمكنك المضي بالكاد إلى الأشخاص الذين يدافعون عن براءتهم |
Masum insanlar masum olduklarını kanıtlamak için sanatoryumlardan kaçmazlar! | Open Subtitles | إن الناس الأبرياء لا يهربون من المصحات لـأعلان براءتهم |
Bu, Terrence Steadman'la veya masumluklarıyla da ilgili değil. - Başkana falan gitmiyorlar, doktora gidiyorlar. | Open Subtitles | هذا ليس بشأن (تيرنس ستيدمان) و ليس بشأن براءتهم |
Bu, Terrence Steadman'la veya masumluklarıyla da ilgili değil. - Başkana falan gitmiyorlar, doktora gidiyorlar. | Open Subtitles | هذا ليس بشأن (تيرنس ستيدمان) و ليس بشأن براءتهم |
Pişmanlık ifade etmeden şartlı tahliye olma olasılığı düşüktür. Central Park beşlisi yine de masumiyetini korudu. | Open Subtitles | إطلاق السراح المشروط في أغلب الأحيان لا يعطى إلا إذا كان هناك تعبير عن الندم ومع ذلك حافظ خماسي المنتزه المركزي على براءتهم من التهم |
Onların masumiyetini koruyorum. | Open Subtitles | أنا أحمي براءتهم |
Mahkumlar durumlarını ifade edip masum olduklarını açıklarlarsa ve haksız hüküm giydiklerine ikna edip suçun kime ait olduğunu söylerlerse ki bu savcı olabilir, rüşvet yiyen bir polis olabilir ya da yetersiz bir kamu avukatı olabilir. | Open Subtitles | يمكن للسجناء تحديد قضيتهم يناقشون براءتهم يشرحون سبب اتهامهم بشكل غير قانوني ... ومن هو المسؤول |
Bu onların masum olduklarını kanıtlamaz. | Open Subtitles | أجـل، ولكن ذلك لا يثبت براءتهم |