Diyelim ki, birlikte, karmaşık geçmişleriyle barış ve uyum içinde yaşıyorlar ve kendi sorunlarını akıllı birer yetişkin gibi çözüyorlar. | Open Subtitles | دعونا نقول ماضي معقد يعيشون معا بسلام و تناغم و يحلون مشاكلهم كالكبار العقلاء |
Flemenk hep barış ve aşka gitmeden önceki bir çift ilaç masrafları ama başka bir şey yok. | Open Subtitles | ثنائي من مزوّدي المخدّرات، و قبل السفرة الهولندية كانا يعيشان بسلام و محبّة .لكن لا شيئ آخر |
Bir kez o güven kurulduğu zaman, dünyaya, Lübnan'ın ve Lübnanlıların gerçek renklerini barış ve uyum içinde yaşama arzusunu göstermek için herkes maratonun bir parçası olmayı istiyordu. | TED | حينما تأسست تلك الثقة، الجميع أراد أن يكون جزء من الماراثون ليريوا العالم حقيقة لبنان و اللبنانين و رغبتهم بأن يعيشوا بسلام و تناغم. |
Ne yaptığını düşünmek ve huzur bulmak için gece yarısına kadar zamanın var. | Open Subtitles | لديك حتى منتصف الليل لتعيشي بسلام و تفكري بما فعلتيه هنا |
Burada barış ve huzur içindeyiz. | Open Subtitles | نحن نجلس هنا بسلام و هدوء |
Günahlarımıza değil Kilisenizin inançlarına bakın ve söylediğiniz gibi, barış ve beraberlik nasip edin. | Open Subtitles | لا تنظر إلى خطايانا ، ولكن أنظر إلى إيماننا بكنيستك وكما قلت:"إجتمعوا بسلام و توحدوا" |
"Benimle gelin barış ve güvenlik içinde... | Open Subtitles | "تعالوا لتعيشوا معي بسلام و أمان " |