Aklıma tek bir kişi geliyor. | Open Subtitles | لا يمكنني سوى التفكير بشخص واحد يهمه ذلك |
Ve herkesin işlediği bir cinayet yüzünden... bir kişi suçlanabilir. | Open Subtitles | و قد ينتهي الأمر بشخص واحد يدفع الثمن لجريمة ظن الجميع انها مشتركة |
Bir sürü insanın aylarca elleriyle yaptığı işi şimdi tek bir kişi yapabilir. | Open Subtitles | الجهد التي كان يتطلبه من الناس للبناء لشهور وسنوات يمكن الآن انجازه بشخص واحد |
Şu anda sadece birisini düşünüyorum Harold. | Open Subtitles | أهتم حاليا بشخص واحد يا (هارولد) |
Şu anda sadece birisini düşünüyorum Harold. | Open Subtitles | أهتم حاليا بشخص واحد يا (هارولد) |
Beş kişinin hayatı bir kişinin hayatına ağır basar, bu sonuca ulaşmak bir kişiyi öldürmeyi gerektirse bile. | TED | فحياة الخمسة أفراد تفوق حياة شخص واحد، حتى وإن اقتضى ذلك التضحية بشخص واحد لإنقاذهم. |
Tek kişilik bir grupla yarışmaya katılamam. | Open Subtitles | لا يمكنك الدخول في مسابقة بشخص واحد في الفرقة |
Yalnız bir kişi için. | Open Subtitles | فقط عندما يتعلق الأمر بشخص واحد |
Hâlâ beş kişi için bir kişi feda ediyorsun. | Open Subtitles | لا زلت تضحين بشخص واحد لكي تنقذي خمسة |
Sadece bir kişi. | Open Subtitles | اعلم بشخص واحد فقط |
bir kişi düşünebilirim. | Open Subtitles | قد أفكر بشخص واحد |
bir kişi ama Jane'den bahsediyoruz. | Open Subtitles | (الأمر يتعلق بشخص واحد ، ولكن هذا الشخص هو (جين |
Örneğin, eğer bu doğruysa, 80 kişilik bir yolcu otobüsünün bir kişiyi taşıyan bir arabadan 80 kat daha fazla yol alan hakkı vardır. | TED | فعلى سبيل المثال، إن كان ذلك صحيح، حافلة ب-80 راكب لها الحق في 80 مرة ضعف مساحة الطريق التي تشغلها سيارة بشخص واحد. |