Sarı saçları ve mavi gözleri ile Alman sayılabilir; ancak Arjantin pasaportu taşıyor ve Berlin'e gitmesi için vizeye ihtiyaç duyuyor. | TED | بشعره الأشقر و عينيه الزرقاوتين، يبدو أودو ألمانيا، لكنه يحمل جواز سفر أرجنتيني، ويحتاج تأشيرة للعيش في برلين. |
Klorla rengi açılmış saçları ve yeşil gözleri vardı. Ve daha hızlı yüzebilmek için kol ve bacaklarındaki kılları tıraş ederdi. | Open Subtitles | بشعره المصبوغ المائل للبياض وعينيه الخضراوين ، ولمزيد من الجاذبيه ، قام بحلق شعر ذراعيه وساقيه |
Burada tam 500 kg ağırlık var kolaylıkla bir tutam saçı bu ağırlığı kaldırabiliyor. | Open Subtitles | يمكننا ان نرى هنا حمل بمقدار ..1000رطل ..معلقه بسهوله بشعره وحيده |
...birden kıvırçık saçlı, başında şapkası olan, çok yakışıklı bir adam belirdi. | Open Subtitles | حينها ظهر ذلك الرجل الوسيم بشعره الاسود المجعد تحت قبعته رجل وسيم جداً |
ve sonra saçlarına başlıyor. | Open Subtitles | ومن ثم بدأ بشعره |
Saçından tutup yere attım sonra dirseğimle böyle sırtına geçirdim. | Open Subtitles | أمسكت بشعره وألقيته أرضًا وضربته بمرفقي على ظهره |
Eli boynuna uzanır ve nazikçe saçlarını okşar. | Open Subtitles | تدير يديها حول عنقه وهى تعبث بشعره |
O çılgın saçları ile ortaya çıktığında insanlar ona tuhaf dedi. O zeki adam, insanlara tuhaf gelmişti. | Open Subtitles | عندما ظهر بشعره الأشعث، الناس ظنوا أنه غريب، رجل بذلك الذكاء كان غريباً للأناس |
Onunla ilk buluştuğumda, saçları olduğuna eminim. | Open Subtitles | أنت متأكدة أنه كان بشعره حينما التقيته |
- Kare çene şekli, saçları hala yerinde. | Open Subtitles | فكُه مُربع، وما زال يحتفظ بشعره |
Silahını sana doğrultmuş, gür İrlandalı saçı olan bu adam sadece iyi biri değil aynı zamanda örnek bir kamu çalışanı ve aşağı batı Santa Barbara bölgesinin tartışmalı en iyi dedektifidir 35 yaş üstündekiler arasında. | Open Subtitles | الرجل ببندقيتِه تَدرّبَ ليكون فقط إنسان لَطِيف، بشعره الآيرلندي القوي هو نموذج للموظف الحكومي |
Bir tutam saçı kolaylıkla bu ağırlığı kaldırabiliyor. | Open Subtitles | معلّق بسهولة بشعره الوحيد. |
Sonra Herb Melnick dağınık saçı ve aptal çekiciliği ile ortaya çıkıyor bütün gece boyunca açık olan içki dükkanı gibi onu neşelendiriyor. | Open Subtitles | ثم يأتي (هيرب ميلنك) بشعره الأشعث و سحره الأخرق و يثير من حيوتها مثل متجر للخمر |
Gazetede adını okuduğum zaman, güzel şeyler yaptığını gördüğümde hâlâ aklıma dağınık saçlı o zayıf çocuk geliyor ve parmaklarında mürekkep olan. | Open Subtitles | عندما قرأت اسمك في الصحف تفعل هذه الأشياء العظيمة ما زلت أرى ولد صغير بشعره الفوضى والحبر على أصابعه |
Şey, Kendimi gerçekten isa'nın değersiz küçük fısçısı gibi hissettim, ve sıska tipi ve boyalı- siyah saçlı ve parlatıcılısıyla fıcıya şu baş aşağı vuruşlarından yapalımmı diye sordu. | Open Subtitles | حسنا, لقد تحطمت حقا مع جيسوس كوغر ثم ظهر ذلك الشاب الهزيل بشعره المصبوغ باللون الأسود و يضع احمر الشفاة طلب اذا اردت احد بنداق البرميل المقلوبة |
O harika saçlı uzun boylu Ermeni... | Open Subtitles | ،ذلك الأرميني الطّويل ...بشعره الكثيف |
Süpermen; sergimizin en yeni konusu, büyük nezaketle müzemize Saçından bir tutam bağış yapmıştı, böylece onun gerçekte ne kadar güçlü biri olduğunu anlayabiliyoruz. | Open Subtitles | سوبرمان هو موضوعنا الجديد الذى ...سوف نعرضه بعد تبرعه اللطيف بشعره الى المتحف لذا يمكننا ان نرى كم هو قوى فعلاً |
Tuttum Saçından yere düşürdüm. | Open Subtitles | أمسكت بشعره وألقيته أرضًا |
saçları. saçlarını ortaya koyuyoruz. | Open Subtitles | شعرهُ، نراهن بشعره |
Bir hafta önce biri bana Eric Northman'la aynı yatağa kıvrılıp saçlarını okşayacağımı söyleseydi ona-- | Open Subtitles | ...الامر فقط انه لو أخبرني أحد منذ إسبوع ...بأنني سأكون بالسرير مع (إيريك نورثمن) امرر اصابعي بشعره ...كنت لـ |