Yanında da bir kız vardı, adını tam hatırlamıyorum. | Open Subtitles | كانت هناك فتاة بصحبته, لا اتذكر اسمها جيدا |
Ve Yanında bu 15 yaşında İtalyan çıtırı vardı. | Open Subtitles | وكان بصحبته فتاة إيطالية جميلة ذات 15 عاماً |
Yanında senin gibi bir zenci olması şansıydı. | Open Subtitles | كان محظوظاً ومعه هذا الزنجىّ هناك بصحبته. |
- Evet, aynen ama şirketin sahibi o ve Yanındaki adam önemli birisi ve seninle konuşmak istiyor. | Open Subtitles | لكنه من يملك هذه الشركه و الرجل الذى بصحبته هام جدا ويريد ان يتكلم معك |
Yanındaki adam bana sinir bozucu birini hatırlatıyor ama kim olduğunu çıkaramıyorum. | Open Subtitles | هذا الرجل الذى كنتى بصحبته انه يذكرنى بشخص مزعج للغايه ولكنى لا يمكننى التذكر من هو |
onunla birlikte sadece 3 gün yaşayabildiler. | Open Subtitles | نعم ، لقد بقوا بصحبته لمدة ثلاثة ايام فقط |
Yanında olduğun adam bir katil. Birisini öldürdü! | Open Subtitles | الرجل الذي أنت بصحبته قاتل، لقد قتل فتاة |
Michael'ı çok iyi tanıdığı için onun Yanında olmasını çok seviyordu. | Open Subtitles | وإذ كانت تعرفه جيداً، فقد استمتعت جداً بصحبته |
Bu odada ölen adam... Kalbi durduğunda Yanında kimse var mıydı? | Open Subtitles | هل كان بصحبته أحد عندما صاح جهاز قياس النبض؟ |
Senaryo, zorlu bir hedef Yanında bir kadınla birlikte kalabalıkta kayboluyor. | Open Subtitles | السيناريو: الهدف رجل بصحبته انثى أخذ زمام المبادرة وقادني إلى تجمع خلال 30 ثانية |
Ayrıca Yanında kimliği belirlenemeyen ve polisin Florida'daki bir telefon seksi şirketiyle bağlantısı olduğunu düşündüğü bir kadın bulundu. | Open Subtitles | وكانت بصحبته فتاة تعرضت لإصابات طفيفة صرّحت الشرطة بأن لها صلة بأنشطة جنس هاتفي في "فلوريدا" -اللعنة |
Birilerinin Yanında olması iyi olur. | Open Subtitles | سيكون من السهل اذا كان أحد بصحبته |
Nereye gitse onları da Yanında götürür. | Open Subtitles | حاملاً إياهم بصحبته أينما يذهب. |
- Yanında küçük bir kız var. | Open Subtitles | إن لديه فتاة صغيرة بصحبته بالسيارة. |
Neden en azından birimiz Yanında duramıyor anlamıyorum. | Open Subtitles | لست أفهم لِم لا يمكن لأحدنا على الأقل التواجد بالداخل بصحبته! |
Ama sonra Yanındaki Karayipli bir arkadaşıyla oturduk ve eski günlerden konuştuk. Ve babam bana sanki keşke ortaya çıktığım gibi mucizevi bir şekilde kaybolsa der gibi baktı. | TED | لكننا جلسنا وكان بصحبته رجل كاريبي وكانوا يتحدثون عن الزمن الغابر وكان أبي ينظر إليّ كان ينظر إليَّ كما لو أنني سأختفي فجأة كما ظهرت |
Adada onunla birlikte iki ay geçirdim bize ihanet etmeden önce. | Open Subtitles | وأمضيتُ شهرين بصحبته بالجزيرة قبل أن يخوننا |
- Ben evde çocuklarla ilgilenirken onunla birlikte olmadığını söyle. | Open Subtitles | أخبريني أنكِ لم تكوني بصحبته بينما أنا أعتني بالأولاد |
onunla birlikte olduğunu biliyordum ama en azından bir adamla ilgileniyor diyordum kendi kendime. | Open Subtitles | ... عرفت بأنّكِ كنتِ بصحبته لكن قلت لنفسي على الأقل مرّ رجل وأسكن نظرهـا |