Bilmiyorum. Yani senden hoşlanmamakla alakalı birşey değil. Uzun bir süredir bir kız arkadaş düşünmüyorum. | Open Subtitles | لا أعلم ، أعني هذا لا يعني أنني لست أحبك فأنا لم أحضى بصديقة منذ وقت طويل ، أتمنى أن هذا لا يغضبك |
O... O bir arkadaş, hepsi bu. Çok iyi birisi. | Open Subtitles | إنها، إنها صديقة فقط وليست بصديقة جيدة حتى |
Şey, şöyle ki, senin bölgende çalışmaya başladığımda, seni cadde kameralarından bir kaç kez gördüm ve bana eski iyi bir arkadaşımı hatırlattın. | Open Subtitles | حسنٌ، حينما بدأت أعمل في قسمك و رأيتك بضع مراتٍ على كاميرا الشارع . لقد ذكرتني بصديقة صالحه |
Tek yapabildiği bir arkadaşını aramak oldu. | TED | كل ما استطاعت فعله هو الاتصال بصديقة. |
Sen sadece arkadaşına destek oluyordun. | Open Subtitles | عزيزتي، كنتي تعتنين فقط بصديقة |
Eski bir lise arkadaşımla yemeğe çıkacağım. | Open Subtitles | سألتقي بصديقة قديمة من الثانوية لتناول طعام العشاء |
Daha çok indirim istemiş olabilir ispiyonlamakla tehdit etmiş ya da kız arkadaşı ile yatmış bile olabilir. | Open Subtitles | أحدهم يريد حصة أعلى ، تهديد واشي، التحرش بصديقة أحدهم |
Ten renginiz aynı olduğu için sanrım. | Open Subtitles | أنت فقط تذكرينني بصديقة كانت لدينا ربما نفس المكياج |
Daniel yıllar önce Phillippe'in eski kız arkadaşıyla takılmıştı, ama artık araları iyi. | Open Subtitles | . حقا.. كان هناك بعض الاحداث الدرامية دانيال غرم بصديقة فليب مننذ سنتين |
Arkadaşlığa gereken saygıyı duymamanı anlayabiliyorum çünkü hiçbir yerde gerçek bir arkadaş edinebilecek kadar durmadın. | Open Subtitles | ربما انتِ لاتحترمين ماتعنيه الصداقه المقرّبة لأنكِ لم تبقين بمكان واحد لفتره كافيه لتحضين بصديقة |
Son kız arkadaş umudumdu, şimdi benden nefret ediyor. | Open Subtitles | فقد كانت فرصتي الوحيدة بأن احظى بصديقة والان هي تكرهني |
Aynen şöyle demiştin, "Kasıma kadar kız arkadaş bulamazsam... | Open Subtitles | أنت قلت وأنا أقتبس حديثك " إذا لم أحظى بصديقة لغاية شهر نوفمبر " |
"...sadece ben uzun süreli bir..." "...kız arkadaş düşünmüyorum." "Umarım bu seni çıldırtmaz." | Open Subtitles | "الأمر هو أنني لم أحضى بصديقة منذ وقت طويل آملأنهذالايجعلكغاضبة " |
Sen de kızlarla arkadaş değilsin. | Open Subtitles | وأنتِ لستِ بصديقة للسيده الصغيره. |
Almanya'daki doktor arkadaşımı aradım. | Open Subtitles | اتصلت بصديقة لي, طبيبة من ألمانيا |
Herhangi bir arkadaşımı da götürebilirdim. | Open Subtitles | على أي حال، يُمكنني الاستعانة بصديقة. |
Öğrenebilmek için Sotheby'deki bir arkadaşımı aramak zorunda kaldım. | Open Subtitles | اضطررتُ للاتصال بصديقة لي تعمل في معرض المزاد العلني (سوذبي) طلباً لمعروف -لأحصل على اسمه |
Eski arkadaşını böyle mi karşılıyorsun? | Open Subtitles | أهذه هى طريقتك للترحيب بصديقة قديمة ؟ |
Bugün Naina'nın arkadaşını gördük. | Open Subtitles | لقد التقينا بصديقة ناينا اليوم |
Sadece bir arkadaşına eşlik etmek için gelmiş. | Open Subtitles | لقد التقت بصديقة في المنزل |
Şimdi bunu, Uganda’lı kadınla kıyaslayın. "Yürüyordum ve oğlu sıtma hastası olan çok eski bir arkadaşımla karşılaştım ... | TED | قارنوا هذا مع هذه المرأة من أوغندا كنت أسير فالتقيت بصديقة قديمة " و كان طفلها مريضا بالملاريا |
Michael Bluth, abisinin kız arkadaşı olan İspanyol pembe dizisi starı Marta'ya delicesine aşıktı. | Open Subtitles | كان (مايكل بلوث) متيم بصديقة أخيه, (مارتا) إسبانية, نجمة على الشاشة الصغيرة |
Ten renginiz aynı olduğu için sanrım. | Open Subtitles | أنت فقط تذكرينني بصديقة كانت لدينا ربما نفس المكياج |
Eski bir arkadaşıyla, sırf borç istemek için buluşan kadın. | Open Subtitles | "المرأة التي تتصل بصديقة قديمة" "لأنها تريد إستدانة بعض المال" |