Aynı bilgi, dalganın frekansını hesaplayarak farklı bir şekilde de ifade edilebilir. | TED | ويمكن التعبير عن نفس المعلومات بطريقة مختلفة عن طريق حساب تردد الموجة. |
Ve orada yaptığım şey gözünüzü boşluğa yöneltip geometriyi farklı bir şekilde algılamanızı sağlamaktı ve bu dolap boşluğu dağıtmayacaktı. | TED | والذي كنت أحاول فعله هناك هو توجيه عينك في المساحة لتهيئ لك الأبعاد بطريقة مختلفة وأن الأثاث لن يفتت المساحة |
Sanırım hepimizin söylemeye çalıştığı şey aile kararlarımızı farklı şekilde almaya başlamak istediğimiz. | Open Subtitles | اعتقد ان ما نحاول قوله هو نريد ان نتخذ قرارات العائلة بطريقة مختلفة |
Gana bana insanlara ve kendime farklı şekilde bakmayı öğretti. | TED | علمتني غانا أن أنظر للناس بطريقة مختلفة والنظر إلى نفسي بصورة مختلفة أيضا. |
Eğer Naziler kazansaydı, gelecek nesiller 2.Dünya Savaşı'nı daha farklı göreceklerdi. | Open Subtitles | لكانت الأجيال المستقبلية تعلمت قصة الحرب العالمية الثانية بطريقة مختلفة تماماً |
Öyle ki, alıştığınız harcama yerine, belki başka türlü harcasaydınız, biraz daha işe yarayabilirdi. | TED | إذن و عوض أن تصرفونه بالطريقة التي تعودتم عليها ربما لو صرفتموه بطريقة مختلفة لاختلفت الأمور شيئا ما |
Çoğunuzun Y2K problemi için farklı şekillerde hazırlık yapmasına rağmen, şuna inaniyorum ki, buradasınız çünkü bir kısmınız benim yaptığımın aynısını yaptı, bu yüzyılın başından beri, annemin gidişinden, babamın uzak duruşundan ve efendinin gelmeyi reddetmesinden beri. | TED | ورغم أن أغلبكم استعد للألفية الجديدة بطريقة مختلفة تمامًا، فإنني واثق أنكم هنا لأن جزء منكم قد فعل نفس الشيء الذي فعلته منذ بداية هذا القرن الجديد، منذ أن رحلت أمي وبقي أبي بعيدًا ورفض ربي أن يأتي. |
Ama o bana farklı bir şekilde baktı, biliyor musun? | Open Subtitles | لكنه , أه , نظر إلي بطريقة مختلفة أنت تعلم |
Fakat delikler su altında kaldıklarında daha farklı bir şekilde işe yarıyorlar. | Open Subtitles | ولكنّ المسامات ستصبح فعّالة بطريقة مختلفة عندما تنغمر تحت الماء مرة أخرى |
İçinizden bir kişi bile, yerinde oturup iki elini kullanarak alkışlamanın dışında azıcık farklı bir şekilde alkışlamayı düşünmedi. | TED | لم يفكر ولا واحد منكم حول التصفيق بطريقة مختلفة قليلاً فضلاً عن الجلوس في مقاعدكم هناك وإستخدام يديكم. |
Ve bu kim olduğumuz konusundaki devrim politikayı, bana göre, farklı bir şekilde görmemizi sağlar, en önemlisi, insan sermayesini farklı bir şekilde görmemizi sağlar. | TED | وهذه ثورة في من نحن اعطتنا طريقة مختلفة للنظر في السياسة كما اعتقد بطريقة مختلفة, على قدر اعلى من الاهمية, في رؤية رأس المال الانساني. |
Bu problem üzerinde farklı şekilde düşünmeliyiz. | TED | نحتاج أن نفكر في المشكلة بطريقة مختلفة. |
farklı şekilde sormak gerekirse: Eğer çözüm saklamak değilse, Tam tersini yapsak ne olur? | TED | حسنًا، دعوني أسأل بطريقة مختلفة: إذا لم يكن الإختباء هو الحل، ماذا لو قمنا بالعكس؟ |
Bunun çocuklardan ve şirketleri farklı şekilde kuran diğer kişilerden gelmesi gerekecek. | TED | لا بد أن تأتي من الأطفال و الناس الأخرين الذين بدأو ينشئون الشركات بطريقة مختلفة. |
Olaya senden daha farklı bir açıyla yaklaşıyorum, hepsi bu. | Open Subtitles | أنا أقوم بالإستجواب بطريقة مختلفة عنك, هذا كل مافي الأمر |
O yüzden, bu tarz insanlara başka türlü yaklaşıyorum. | TED | لذا، مع هؤلاء الأشخاص أنا دائما أقترب بطريقة مختلفة. |
Çocuklar bir şeylere ulaşma konusunu çok farklı şekillerde düşünürler. | TED | الأطفال يفترضون الإذن بطريقة مختلفة جداً. |
Ve bu yüzden, önceki yaklaşımlar etkili olmadı. Bunun için biz farklı, ve daha kökten bir yaklaşım denedik. Sokaklara farklı bir açıdan baktık. | TED | لذلك لا شيء من هذه المحاولات نجح فعلا لذلك أخذنا نهجا جديدا , نهجا أضخم لقد نظرنا الى شوارعنا بطريقة مختلفة |
Zaten daha önce yapılmış şeylerin farklı bir biçimde bir araya getirilmesinden ibaret. | TED | إذ هو فقط مجموعة من الأشياء التي كنت أقوم بها في السابق ولكن جلبها معا بطريقة مختلفة. |
Eminim, ateist liberal dostlarımız bunu başka şekilde dile getirirler ama birkaç hafta önce, Başkan'ın ne dediğini hatırlayacak olursanız... | Open Subtitles | أنا واثقة بأن الملحدين سيفسرون الأمر بطريقة مختلفة لكن إن كنت تذكر ما قاله الرئيس في خطابه قبل أسابيع |
Ve her şey kötüleye giderken, şimdi sana başka bir açıdan bakıyorum. | Open Subtitles | و الآن بعد كل النكسات التي حدثت أنظر إليكَ بطريقة مختلفة |
Onlar başka bir şekilde ibadet eden veya hiç etmeyen insanların dini özgürlüklerini kısıtlamayı amaçlıyorlar. | TED | يسعون إلى سلب حرية الدين لكل شخص يطبقه بطريقة مختلفة أو اختار أن لا يطبقه. |
Keşke hepsini başa sarabilsen... her şey çok farklı olurdu. | Open Subtitles | تتمنى ان يرجع الزمن الى الوراء لتفعل الاشياء بطريقة مختلفة |
Olaylara farklı açıdan bakmalıyız. Anladın mı? | Open Subtitles | يجب أن ننظر إلى الأمور بطريقة مختلفة الآن هل تفهم؟ |
"Bu adam olaylara tanıdığım insanların çoğundan farklı bir bakış açısıyla bakıyor." | Open Subtitles | فكرتُ بأن هذا فعلياً شخص يرى الأمور بطريقة مختلفة عن معظم الناس.. |