diğer bir deyişle, ödüllendirilmiş hissetmek için | TED | بعبارة أخرى ، تناول الكثير من السكر سيبقي على شعور المكافأة. |
diğer bir deyişle kurbanımız kendi cinayetini ihbar etmiş. | Open Subtitles | بعبارة أخرى الضحية إتصل مبلغاً عن جريمته |
başka bir deyişle, şuradaki ilk bir kaç cümle, bunun bir üzüm bitkisi olduğunu düşünürsek: kök yap, dal yap, çiçek aç gibi şeyler. | TED | بعبارة أخرى ، الجملتين الأولى هنا لو افترضنا ان هذا الجينوم خاص بنبتة العنب اصنع هنا جذر ، وهنا فرع ، وكوّن هنا زهرة |
başka bir deyişle, oksitosinin insanları daha ahlaklı yapıp yapmadığını görmek için bir deney tasarlayabileceğimi düşündüm. | TED | بعبارة أخرى , خطر لي أنه يجب أن أصمم تجربة لأرى ما إن كان الأوكسيتوسين يجعل الناس أفضل أخلاقياً |
bir başka deyişle, görsel dilde, tahmin edilebilir bir dizi halinde gerçekleşen ortak ve büyüyen bir karmaşıklığa sahipler. | TED | بعبارة أخرى أن الاطفال جميعاً يتشاركون اثناء نموهم بذات التعقيد في اللغة البصرية التي تحدث على نحو متوقع |
yani, diğer bir değişle ölümden sonra ortaya çıkan iğrenç gerçeklerle... | Open Subtitles | إذاً بعبارة أخرى هناك غارقة في مستنقع الأموات , قد وجدت |
diğer bir deyişle, alçı. Mesela kırık çıkık alçısı. | Open Subtitles | بعبارة أخرى ملصق الضماد كما الذي تستعمله لصنع جبيرة |
diğer bir deyişle; bakterinin, Archeanın, memelilerin ve bu tür şeylerin ayrı ayrı pek çok yaşam kökeni olmamıştır. | Open Subtitles | بعبارة أخرى لم يكن هناك الكثير من الأصول المنفصلة للحياة للبكتريا و للأركيا و للثدييات و ما شابه |
diğer bir deyişle genomumuz bugün olduğundan çok daha küçük başlamış, sonra ikiye katlanmış ve sonra tekrar ikiye katlanmışa benziyordu. | Open Subtitles | بعبارة أخرى بدا أن الجينوم الخاص بنا كان قد بدأ أصغر بكثير مما هو عليه اليوم ثم تضاعف ثم تضاعف مرة أخرى |
diğer bir deyişle, kromozomlarım; fiilen, başarılı hatalardan oluşan çorbaların devasa bir koleksiyonu şeklindedir. | Open Subtitles | بعبارة أخرى فإن كروموسوماتي هي كقطعة قماش مرقعة |
diğer bir deyişle, ona beni hastaneye götürmek için geldiğinde gerçekte nasıl hissettiğimi söylersin. | Open Subtitles | بعبارة أخرى تخبره كيف أشعر حقاً حينما تأخذني للمستشفى |
başka bir deyişle, bu makine bu hastanenin veremeyeceği bir sürü şey istiyor. Bu Malavi kırsalındaki bir | TED | بعبارة أخرى هذه الآلة تحتاج إلى الكثير من الأشياء والتي لا يمكن أن يوفرها هذا المستشفى. هذا هو مزود الكهرباء |
başka bir deyişle, günlük rutinlerini değiştirmek gibiydi. | Open Subtitles | بعبارة أخرى وبأي حال تستغني عن حياة طبيعية. |
başka bir deyişle gözünü yolundan geçen herkese dikmiştin. | Open Subtitles | بعبارة أخرى أنتي تلقين بتعويذتك على كل من يقطع دربك سواء كنتي تريدينهم أو لا |
başka bir deyişle biz insanların yaptığımızı düşündüğü şeyi yapmıyoruz. | Open Subtitles | .. بعبارة أخرى إننا لا نفعل ما يعتقد الناس أننا نفعله |
"başka bir deyişle, fazla düşünme, olan oldu!" | Open Subtitles | بعبارة أخرى ، لا تـُفكر فيها فقد حدثت ومرّت |
bir başka deyişle, devlet tekeli şiddet kullanımını kontrol altında tutmaktadır. | TED | بعبارة أخرى , احتكار السلطة التي تملك حق استخدام العنف يسر على نحو مضبوط بصورة جيدة |
bir başka deyişle, bizler ortalıkta dolaşan biricik canlılar değiliz; daha büyük bir ekosistemin parçasıyız. | TED | بعبارة أخرى ، نحن لسنا المخلوقات الوحيدة الموجودة في العالم نحن جزء من منظومة اكبر في البيئة |
bir başka deyişle, bu para nasıl olur da kasada olabilir, eğer soygunu izleyen güne değin bankadan verilmediyse? | Open Subtitles | بعبارة أخرى كيف يكون هذا المال في الخزينة إن لم يتم تسليمه من المصرف قبل يوم السرقة ؟ |
yani ateş edilirken silah şala sarılı değildi. | Open Subtitles | بعبارة أخرى ,لايمكن أن الرصاصة التي قتلت السيدة دويل قد أطلقت من خلال القماش |
başka bir ifadeyle, araştırmalar OKB'li hastaların beyinlerinin gerçekten de belli bir şekilde davranmaya programlı olduğunu gösteriyor. | TED | بعبارة أخرى ، تشير الأبحاث إلى أن أدمغة المصابين باضطراب الوسواس القهري في الحقيقة مثبتة لتتصرف بطريقة معينة. |
bir diğer deyişle yürüme yarışı. | Open Subtitles | أو بعبارة أخرى سباق متقارب |
Veya diğer bir ifadeyle, bize ruhu terk ettikleri sürece varsın vücuda sahip olsunlar. | Open Subtitles | أو بعبارة أخرى, خذو الجسد طالما أنّكم تتركون الرّوح لنا. |