Her yıl, adamcağız bir sopayla kapıya vuruyor. | Open Subtitles | كل عام، يأتي الرجل بعصاه الكبيرة ويقرع الباب. |
Her yıl, adamcağız bir sopayla kapıya vuruyor. | Open Subtitles | كل عام، يأتي الرجل بعصاه الكبيرة ويقرع الباب. |
Mağara adamı, kafama bir sopayla vurup... beni yatak odana götürecek misin? | Open Subtitles | يارجل الكهف، هل ستضربني فوق رأسي بعصاه وتسحبني الى غرفة النوم؟ |
Seni görmek istedi, birkaç telefon etti sonra sihirli değneğini salladı ve puf! | Open Subtitles | يريد ان يتحدث معك لذا قام ببعض الاتصالات و لوح بعصاه السحرية و بوف |
Küçük sihirli değneğini şöyle bir havada sallayarak kabul edilebilir bir savunma yaratamaz. | Open Subtitles | لا يستطيع التلويح بعصاه الصغيرة في الهواء لتحقيق موقف دفاعي جيد. |
Başkan'a transvajinal değneğini sallattırıp, bu sorunu yok edemem. | Open Subtitles | لا يمكنني جعل الرئيس ان يلوح بعصاه المهبلية لجعل كل هذا يختفي |
Bir at beni az kalsın ısırıyordu ve bir yaşlı adam beni sopayla arka bahçesinde kovaladı. | Open Subtitles | كان هناك حصان سياكلنى ورجل عجوز طاردنى بعصاه |
Bak, sana Ramsey'in sopayla vurduğunu göremediğimi söylemiştim. | Open Subtitles | تذكر، لقد قلت لك لم أرى (رامزي) فعليا ً يضربه بعصاه |