Ancak, bu el ve bu el birbirlerine yaklaştıkları zaman oldu. | Open Subtitles | هذا حدث عندما هذه اليد إقتربت من هذه اليد بعضهما البعض |
Ama bir gün onları birlikte gördüm ve onların birbirlerine bakışlarını izledim. | Open Subtitles | ذات يوم، رأيتهما معاً و رأيت كيف كانا ينظران إلى بعضهما البعض |
İki at birbirini parçalamış mezarlar açılmış ve kemikler etrafa saçılmış. | Open Subtitles | حصانان إلتهما بعضهما البعض القبور فغرت فاها و ألقت بالعظام حولها |
Eski bir numara oydu. birbirlerinden nefret ediyorlarmış. Kim diyor? | Open Subtitles | ،كانت العضو الأبرز على ما يبدو أنهما يكرهنا بعضهما البعض |
Biz hukuk salonunda her şeyi açığa çıkmış... birbirine bakan iki kişiyiz. | Open Subtitles | نحن مجرد شخصين يحدقان في بعضهما البعض في قاعة المحكمة، مكشوفين تماماً |
Tek bir çamaşır sepetleri var. Demek ki birbirleriyle iyi geçiniyorlar. | Open Subtitles | ولديهما حقيبة غسيل واحدة، مما يعني أنهما معتادان على بعضهما البعض |
Eğer birbirlerinin vücutlarını tanıyorlarsa birbirlerine karşı hisleri de vardır. | Open Subtitles | إذا عرف كل منهما جسم الآخر، مشاعرهما تجاه بعضهما البعض. |
bu tavırdan vazgeçmelerinden söz ediyoruz. İki kişi, iki savaşçı, silah bırakıyor ve birbirlerine uzanıyorlar. | TED | معرفة كل شيء انه شخصين محاربين يلقيان أسلحتهما ويقتربان من بعضهما البعض |
birbirlerine hakaret edip taşlar fırlatıyorlar, adeta güç gösterisi yapıyorlardı. | TED | تبادل الاثنان الشتائم وألقيا الحجارة على بعضهما البعض في استعراضِِ دراماتيكيِِِ للقوة. |
Önemli olan iki insanın birbirini sevmesi ve başlarını sokacakları güzel bir ev. | Open Subtitles | كل ما يهم هو شخصان يحبان بعضهما البعض يحتاجان لسقف جيد فوق رأسيهما. |
İki insan birbirini tanımadan birbirinden nasıl bu kadar nefret eder? | Open Subtitles | أنى لشخصان أن يكرها بعضهما البعض كثيراً دون معرفتهما للبعض ؟ |
İt! "Çok güzel" ve "komik" tam birbirini dengeliyor, öyle değil mi? | Open Subtitles | إن الإلهية و السخرية توازنان بعضهما البعض ، أليسا كذلك ؟ |
-Ve Julio yumurtayla yer birbirlerinden hoşlandığı için değil. | Open Subtitles | ليس لأن البيضة والأرض ساخنين مع بعضهما البعض |
Eşlerin birbirlerine söylediği masalsı sözlerle ya da tehditler ve ültimatomlarla değil ama çiftler birbirlerinden yavaşça kayıp gidiyorlar. | Open Subtitles | ليس عن طريق جولات من الصراخ ليس بالتهديدات و الانذارات لكن عن طريق ان اثنان يتباعدان ببطء عن بعضهما البعض |
Kapı komşulardı fakat aileleri birbirlerinden nefret ediyordu. | Open Subtitles | عاشا فى بيتين متجاورين، لكن أسرتيهما كانا يبغَضَان بعضهما البعض.. |
Biz hukuk salonunda her şeyi açığa çıkmış... birbirine bakan iki kişiyiz. | Open Subtitles | نحن مجرد شخصين يحدقان في بعضهما البعض في قاعة المحكمة، مكشوفين تماماً |
Aslında daha basit yolu iki çeteyi de birbirine düşürmesidir. | Open Subtitles | حسناً، سيكون أسهل لو استطعت جعلهما يقضيان على بعضهما البعض. |
Hatta, mantık ve yaratıcılığın birbirleriyle anlaşamadıkları fikri de desteklenmemektedir. | TED | وحتى فكرة أن المنطق والإبداع منفصلين عن بعضهما البعض فهي غير مدعّمة بشكل جيد. |
Çünkü barsaklarımız doğrudan limbik sistemimizle bağlantılıdır. birbirleriyle konuşurlar ve kararlar alırlar. | TED | لان امعائك متصلة مع جهاز المشاعر وهما يتواصلان مع بعضهما البعض ويقرران معاً بعض القرارات |
Şöyle der, erotik aşkın varlığında iki insan birbirlerinin gözlerinin içine bakarak büyülenirler, | TED | لقد قال، أنه ميّز بين الحب الجنسي، عندما يتبادل شخصين النظر، يدوخون في عيون بعضهما البعض. |
Öbür tarafta, hareket eden iki ön-hücremiz oldu. Bunlar birbirinin etrafında daire çizmekten hoşlanıyordu. birlikte bir çeşit dans oluşturdular. | TED | على الجانب الآخر لدينا خليتين أوليتين متحركتين وتحبان الدوران حول بعضهما، وتشكلان شيئاً يشبه رقصة، رقصةً معقدة مع بعضهما البعض. |
Birbirlerini korumak isteyen birbirleri için en iyisini isteyen iki insanla ilgiliydi. | Open Subtitles | شخصان أرادا حقّاً حماية بعضهما البعض شخصان أرادا حقّاً الأفضل لبعضهما البعض |
- Birbirlerini tanımıyorlardı. | Open Subtitles | -بالكاد كانا يعرفان بعضهما البعض |