Affedersin ama bu dünyada iyi şeyler yapmayı gerçekten istiyorum. | Open Subtitles | أنا آسف ، ولكن ربما حقاً أود أن أفعل بعض الخير لهذا العالم |
Eğer onların ırkında iyi şeyler bulursam, ondan nefret etmem. | Open Subtitles | إذا وجدت أن هناك كان بعض الخير في نوعها، أنا لا أكره لها. |
Burada iyi şeyler yapabileceğime inanıyorum. | Open Subtitles | اعتقد انني بإمكاني فعل بعض الخير هنا |
Ama bir işe yaramayacağını bildiğim için belki biraz iyilik yapmanın bir yolu vardır dedim. | Open Subtitles | ولكن بما أنى أعلم انها لن تأتي على أي حال فعرفت انه ربما ثمة طريقة لعمل بعض الخير |
O sende biraz iyilik olduğuna bütün kalbiyle inanıyordu. | Open Subtitles | آمنت بملء فؤادها أن بعض الخير باق داخلك. |
Aslında, iyi bir şeyler yapmak için hala geç değil. | Open Subtitles | حسناً , أتعلمين ليس الوقت متأخراً لعمل بعض الخير هنا |
- Bazı iyi şeyler büyük kayıplardan sonra gelirmiş. | Open Subtitles | بعض الخير ياتي من اكبر خسائرنا |
- Bazı İyi şeyler yapıyor olurdum. | Open Subtitles | أود فعل بعض الخير |
Ve kötü olan bir şeyin içinde de, biraz iyilik olabilir. | Open Subtitles | والشر قد يكون به بعض الخير |
İçimde biraz iyilik de var. Gerçekten bak. | Open Subtitles | هنالك بعض الخير فيه, أعدكِ |
İçlerinde hâlâ biraz iyilik olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | ومازال هناك بعض الخير فيهم |
İçinde biraz iyilik olmalı | Open Subtitles | هنالك بعض الخير بداخله |
O zaman siz durdurun. İyi bir şeyler yaptığımı sanıyordum, bazı şeyleri değiştirebileceğimi... | Open Subtitles | ظننت أنني أفعل بعض الخير أعتقدت أنّه كان يعمل على بعض... |
- Eğer iyi bir şeyler yaparsa | Open Subtitles | ظن بأنه يستطيع أن يفعل بعض الخير |
Bundan iyi bir şeyler çıkacak, baba. | Open Subtitles | بعض الخير سيأتي من هذا ، أبي |