"بعمود" - Traduction Arabe en Turc

    • direğe
        
    • direğine
        
    Yani, eğer arabanı direğe çarpıp bunu söylemeyecek bir kişi varsa o da benim, değil mi? Open Subtitles أعني، إن قام أحدهم بصدم سيّارتكِ بعمود ولم يخبركِ مباشرة، فهو أنا، صحيح؟
    Arabadan eşyalarımı almak için onu direğe zincirledim ama... Open Subtitles ربطته بعمود لبعض الوقت لآخذ أغراضي من السيارة وحسناً
    Hiç kimse anne, direğe çarptım. Böyle tepki vereceğini bildiğim için sana söylemedim. Open Subtitles لا أحدَ يا أمي ، لقد اصطدمتُ بعمود لم أخبركِ بذلكَ لأنني أعلمُ بأنكِ ستتصرفين بهذه الطريقة
    Küçük bir çocukken, babamın beni bir telgraf direğine bağlamasına dair. Open Subtitles كوابيس حول أبي وهو يربطني بعمود البريد عندما كنت صغيرا
    Chris Elkhart, okuldan eve dönerken telefon direğine çarpmış. Open Subtitles كريس إلكارت اصطدم بعمود هاتف وهو في طريقه من المدرسة إلى البيت
    Böylesine küçük bir kasabada, bir çocuk telefon direğine çarparsa ya uyuşturucu ya da alkol yüzündendir. Open Subtitles في قرية صغيرة كهذه عندما يصطدم طفل بعمود غالباً ما يكون مخدرات أو كحوليات
    Bir direğe sürtünen kadının adını bilmesi gerekmiyor. Open Subtitles لا يفترض بامرأة ممسكة بعمود أن تعرف اسمك
    Kıyafetlerimiz buradaymış, süper! Sikim bir direğe yapıştı be! Open Subtitles أجل ، رائع حيال الملابس قضيبى مُـلتصق بعمود
    direğe falan mı çarptın? Open Subtitles هل اصددمت بعمود إنارة أو شيء من هذا القبيل؟
    - Yok. - Bahşişleri cebe indirdiğini görünce patronu direğe geçirdi. Open Subtitles الزيم طعنها بعمود التعري عندما امسكها وهي تسرق مال البقشيش
    Evet, gördün mü? Çarptım Dışarısı öyle karanlık ki bir direğe çarptım Open Subtitles الظلام شديد بالخارج، اصدمتُ بعمود إنارة
    Beton bir direğe çarptı. Open Subtitles ارتطم بعمود خرساني.
    Bir keresinde bir direğe bağlanmış çıplak bir Texaslı görmüştüm. Kafasını, parmaklarını ve taşakları kestiler. Open Subtitles رأيت مرة رجل من (تكساس )،عاريا تماما ومربوط بعمود وكانوا قد أزالوا فروة رأسه وأصابعه،وخصيتيه.
    - Anne bir direğe çarptım. Open Subtitles -أمي ، لقد اصطدمتُ بعمود
    Kimse onun telefon direğine çarpacağını düşünmedi, hem de hiç kimse. Open Subtitles لم يعتقد أحد أنه سيصطدم بعمود الهاتف، لا أحد
    # Fırtınada su alan bir teknenin... # # ...direğine bağlı olduğum sürece # # ...gök gürültüsünde ve yağmurda... # # ...titreyerek bekleyeceğim # Open Subtitles سأقف في العاصفة وأرتعش في المطر وأنا مربوط بعمود في قارب مثقوب في الإعصار
    Seni bir fener direğine asıp, karını ve kızını hapse atmazlar. Open Subtitles و يعلِّقوك بعمود إنارة, و يرمون بزجتك و إبنتك بالسجن,
    75 yaşındaki adam arabasıyla elektrik direğine çarpmış. Open Subtitles مُسن ذَكَر عمره 75 عاماً إصطدمت سيارته بعمود كهربائي
    Telefon direğine çarparak durabildik. Open Subtitles لقد انتهى بنا الحال مصطدمين بعمود
    Bu gaz lambası direğine alıkça çarptım. Open Subtitles اصدمت بعمود الإنارة كالمغفل
    Sen ise bir elektrik direğine asılacaksın. Open Subtitles وستكون معلّق بعمود إنارة

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus