| - Çok uzak değil. - Binmek istemediğine emin misin? | Open Subtitles | ليس بعيداً جداً متأكدة أنكِ لا تريدين الركوب؟ |
| Giovanni'yi çok uzağa göndermişler, kız geride kalmış. | TED | تم إرساله بعيداً جداً وظلت هي في مكانها. |
| Bu çok ezici ve Tanrı çok uzakta duruyor. | Open Subtitles | إنه شعور ساحق والرب يبدو بعيداً جداً جداً |
| Mezun olup çok çok uzaklara taşınabilme ve normal biri gibi yaşayabilme umudu. | Open Subtitles | الأمل بأنني أستطيع التخرج و الانتقال بعيداً بعيداً جداً و العيش كـشخص طبيعي |
| Artık geri dönemeyiz. Çok ileri gittik. | Open Subtitles | لا يمكننا التراجع الان الان ، نحن ذهبنا بعيداً جداً |
| Ders çalışmamıza izin veriyorsa çıkmamız da Çok uzak sayılmaz. | Open Subtitles | إن تركتنا ندرس معاً الموعد لن يكون بعيداً جداً |
| Yaşlanınca gördüğün şey de odur her şey Çok uzak görünür. | Open Subtitles | هذا ما ترينه عندما تكبرين كل شئ يبدوا بعيداً جداً |
| Gömmeden önce Çok uzak bir mesafe gitmemiş olmalı bu da bizim yeni bozulmuş toprak aramamız gerekiyor demek burada, bu genel alanda. | Open Subtitles | إذاً لم يكن ليذهب بعيداً جداً قبل أن يدفنها، مما يعني أنه يتوجب علينا البحث عن قذارة عكرة حديثاً |
| Tıpkı bu tüylerin düşmesi gibi, ama çok çok uzağa Château de Selliny'den hayatta kalanlar Paris'e dönmek için ortaya çıktı. | Open Subtitles | تماما كما سقطت هذه الريش، ولكن بعيداً جداً. الناجون من قصر سيلليني. عادوا إلى باريس. |
| Fakat bazı yavrular sudan çok uzağa düşer. | Open Subtitles | لكن تهبط بعض الفراخ بعيداً جداً عن الماء |
| Yalnızca çok uzağa gitmeyi göze alanlar ne kadar uzağa gidebileceklerini görürler. | Open Subtitles | فقط أولئك الذين سَ خاطرْ بذِهاب بعيداً جداً يُمْكِنُ أَنْ يَكتشفَ من المحتمل كَمْ بعيداً واحد يُمْكِنُ أَنْ يَذْهبَ. |
| Eminim ki çok mutlu olacaksın, fakat çok uzakta yaşamayacağına söz ver. | Open Subtitles | أنا متأكدة أنك سوف تكونين سعيدة جدا لكن عديني أنك لن تعيشي بعيداً جداً |
| Asit, ateşleyici iğneyi tutan kabloyu eritince çok uzakta olmak isteyeceksiniz. | Open Subtitles | عندما الحمض يلتهم , خلال ساق القلم , عملية منع إشعال المسمار , فإنك سترغبُ بأن تكون بعيداً جداً |
| Çünkü neden öğrencilerimiz bulundukları bölgeden çok çok uzaklara gitmek zorunda kalsınlar ki? | TED | لأنه لماذا على طلابنا أن يذهبوا بعيداً جداً عن حيث يقطنون؟ |
| Şimdi yok olun ve çok uzaklara gidin. | Open Subtitles | اتْركُ هذا المكانِ الآن واذْهبُ بعيداً جداً |
| Ariel, her şey Çok ileri gitti. | Open Subtitles | أريل، هذا شيءِ الكاملِ ذَاهِب بعيداً جداً. |
| Bu defa Çok ileri gitti. | Open Subtitles | هذه المره أحرقت الكنيسة و ذهبت بعيداً جداً |
| Öylesine fark yaratıyor ki... Yalnızca köprünün yakınında olanlara değil, bu köprülerin etkisi gerçekten çok büyük ve tüm topluluk üzerinde etki yapıyor, çok geniş bir kitle üzerinde. | TED | إنها تحدث فارقًا، ليس فقط لأولئك القريبين من الجسور، ولكن تأثير هذه الجسور ضخم، ويصل لكل المجتمع بعيداً جداً. |
| Dünyaya bebek getirmek için o kadar uzağa gitmek artık yok. Güvenli değil. | Open Subtitles | لامزيد من السفر بعيداً جداً ،من اجل احضار الاطفال للعالم الوضع ليس آمناً |
| Sahilden bu kadar uzakta olabileceğini düşünmedim. | Open Subtitles | لا أعتقد بأنه قد يكون بعيداً جداً من الشاطىء |
| - Ses uzaklardan geliyor. - Yeteri kadar uzak değil. | Open Subtitles | يَبْدو بعيداً ليس بعيداً جداً. |
| - ... fazla uzağa gitmeye gerek yok! - Anne! | Open Subtitles | -ونحن لايجب علينا الذهاب بعيداً جداً لمعرفة مَن ذلك الشخص |
| Muhtemelen çok uzaklarda ve vergiden muaf bir ülkenin sahilinde yaşarsın. | Open Subtitles | غالباً، على الشاطئ في بلد لا توجد فيها ضرائب، بعيداً جداً |
| Seni küçük sapık. Bu kez çok fazla ileri gittin. | Open Subtitles | أيّها المعتوه الصغير ، هذه المرّة ستذهبُ بعيداً جداً |