Onun eski baş cerrahının ağzına silahı dayayıp tetiği çektiği yer. | Open Subtitles | حيث رئيس قسم الجراحة السابق وضع مسدس بفمه و اطلق النار |
ağzına bir silah dayamışlar. | Open Subtitles | ماذا عساي ان اخبرك؟ انهم وضعوا المسدس بفمه و خرجت الرصاصة من خلف رأسه |
Çünkü nasılsa eve geldiği zaman ağzında iki tane takma diş olduğunda anlarsın. | Open Subtitles | عندما يعود للبيت مع طقمين من الاسنان بفمه |
Küçük oğlan ve kız arkada Baba'nın ağzında bir pipo. | Open Subtitles | غلام وفتاة في الخلف، الأب لديه غليون بفمه. |
Bırak ağzı çalışsın. Ağzıyla sana zarar veremez. | Open Subtitles | دعه يخوض المعركة بفمه ولايمكن أن يؤذيك بفمه. |
Zorp geldiğinde, volkanik ağzından püskürteceği alevler ile bedenini yakıp, sana derisiz, titreyen bir iskelet bırakacak. | Open Subtitles | هئيتك هيكل عظمي عندما يأتي , زورب الماسح الأرضي ويحرق جسدك بفمه البركاني |
Hiç gece yarisi bir adamin evine girip, karisi yaninda uyuyorken agzina silah dayadin mi? | Open Subtitles | أيعقل أنّ تقتحم منزل رجلاً بمنتصف اللّيل، و تضع مسدساً بفمه و زوجته نائمة إلى جواره؟ |
ağzı okadar çok açıktı ki-- oh, tanrım, gerçekten çok büyüktü. | Open Subtitles | ...آتى الى ِ بفمه المفتوح ياالهى ، لقد كان عريضا جدا |
İkinci Kaptanınız hakkında okuduklarıma bakılırsa belki de arada bir ağzına bir tane çakılması lazım? | Open Subtitles | , مما قرأته عن ضابطك المساعد ربما قد يحتاج للدفع بفمه كل مرة , أليس كذلك ؟ |
Golem, parşömen tomarına yazılıp, ağzına atılan her görevi yerine getirirdi. | Open Subtitles | وكان العملاق يؤدي أيّ مهمة تكتب على لفافة وتوضع بفمه |
Ta ki sırf beni başından atabilmek için silahını ağzına dayayıp tetiği çekeceği güne dek. | Open Subtitles | حتّى يأتي اليوم الذي يضع فيه مسدساً بفمه ويسحب الزناد |
Anslinger için bu adamı öldürdün mü? Hiç gece yarısı bir adamın evine girip, karısı yanında uyuyorken ağzına silah dayadın mı? | Open Subtitles | أيعقل أنّ تقتحم منزل رجلاً بمنتصف اللّيل، و تضع مسدساً بفمه و زوجته نائمة إلى جواره؟ |
Bak, çocuk ağzına silah dayayıp benim önümde beynini patlattı. | Open Subtitles | انظر، الولد الصق مسدساً بفمه وقام بتفجير رأسه امامي |
Bay Hill, polisin üstüne oturduğunu ve ağzına tabanca soktuğunu söylüyor. | Open Subtitles | السيد "هيل" يقول أن الشرطة وضعوا مسدسا بفمه |
Belki Stiletto onun ağzında arkadaşının ismini verecek kadar diş bırakmıştır. | Open Subtitles | فربّما تركت "خِنجر" ما يكفي من الأسنان بفمه ليشي بصديقه. |
ağzında bacak olana 50 papel. | Open Subtitles | خمسون دولاراً على الذي بفمه الساق |
Böceğin bacakları ağzında böyle debeleniyordu. | Open Subtitles | رجلاه حاربا بفمه. |
ağzında plastik bir boru var. | Open Subtitles | أنابيب بلاستيكة بفمه |
Ağzıyla yakalama işinde hiç te becerikli değil. | Open Subtitles | إتضح أنه ليس جيد جداً بإمساك الأشياء بفمه -أين حبيبتك؟ |
Bakteri ile enfekte şeyleri bakteri ile enfekte Ağzıyla alıp... | Open Subtitles | إنه يلتقط الأشياء الموبوءة بفمه الموبوء |
Bir seferinde, eve gitmek için kuzey metrosuna biniyorum ağzından soluyan bir adam arkama geçip fortluyor bana. | Open Subtitles | تلك المره, اخذت القطار إلى الشمال لأصل إلى المنزل وهذا الرجل الذي يتنفس بفمه هذا الذي يتنفس بفمه يأتي خلفي تماماً |
Ona eldivenimle vurduğum zaman ağzından kan geldiğinde bunu yapabileceğimi düşündüm. | Open Subtitles | بتلك المرة التي ضربته بقفازي والدماء بفمه ظننت أنني سأكون قادرة على... |
Bay Cook, bir haftadan biraz daha biraz daha uzun bir süre önce gecenin bir yarisinda yeni serbest kalmis bir mahkum tarafindan agzina silah sokulup tehdit edildi. | Open Subtitles | مُنذ حوالي أسبوع، أستيقظ السيّد (كوك) بمنتصف اللّيل. من قبَل قاتل ، أُفرج عنه مؤخرّاً و الّذي كان يضع مُسدساً بفمه ، أتدركان؟ |
Onu mutfakta gördüm. Her yeri kanıyordu. ağzı cam kırıklarıyla doluydu. | Open Subtitles | رأيته في المطبخ كان ينزف ويوجد بفمه زجاج |