Hipokamp, yoğun biçimde birbiriyle bağlantılı iki hücre tabakasından oluşur. | TED | الحُصين مكون من صفيحتين من الخلايا، والتي هي مترابطة بكثافة. |
Bu teknolojinin yoğun enerjili bir versiyonu bir tonunu yakalamak için 1.000 dolara mal olabilir. | TED | قد تكلفك نسخة هذه التقنية التي تستخدم الطاقة بكثافة 1000 دولار للطن كي تجمعه فقط. |
yoğun olarak dağılan bir dokuda bir beyin lazeri gerçekleştirmiş olduk. | TED | أحدثنا أشعة ليزر في الدماغ لأنسجة متبعثرة بكثافة. |
Sonra, dördüncüsü: yoğun ama sürdürülebilir şekilde inşa etmek. | TED | التالي، رابعًا: البناء بكثافة ولكن أيضًا باستدامة. |
Sonunda yıldız yeterli yoğunluğa ulaşınca füzyon başlamış, parlaklık ve güneş ışığı saçmaya başlamıştır. | Open Subtitles | بالنهاية بعد أن أصبحت الشمس بكثافة عالية كافية بدأت عمليات الإندماج وإنتاج الضوء والحرارة |
Moleküller birbirine dünya çeliğine göre kat kat daha yoğun bağlanmış. | Open Subtitles | الجزيئات متشابكة بكثافة أكبر بكثير من فولاذ الأرض |
Isı ciddi anlamda düşerken, yoğun tipinin özellikle yüksek bölgelerde etkili olması bekleniyor. | Open Subtitles | سيكون هناك طقس بارد جدا مع تساقط ثلوج بكثافة |
İki olayda da sistemler, yoğun hidrazin nitrat patlayıcı ve basit bir uzaktan deklanşör devresiyle birlikte metal bir tenekeyle kaplanmıştı. | Open Subtitles | محشوة بكثافة بنيترات الهيدرازين المتفجرة ودائرة بسيطة للتفجير عن بعد |
Dünyanın her tarafından bilim insanları yoğun bir şekilde radyoaktivite üzerinde çalıştı. | Open Subtitles | طفق العلماء حول العالم يدرسون النشاط الإشعاعي بكثافة |
Bu grubun bize o kadar yoğun ateş edeceğine emin değilim ben. | Open Subtitles | لا أظنّنا سنتبادل إطلاق النار بكثافة مع تلك المجموعة. |
Benim deneylerimle benzerlikler var ama bunlar daha uzun süreli ve yoğun. | Open Subtitles | إنها مشابهة لتجاربي، لكن بكثافة أكبر ولمدة اطول. |
Diğer mektupları yoğun bir biçimde kodlanmış talimatlarla dolu olsa bile tarihlerin uyuşmadığını biliyorum. | Open Subtitles | اذن حتي لو كانت كل رسائلها الاخري معبأة بكثافة بالتعليمات المشفرة انا اعرف ان التوقيت غير متطابق |
Bir pulsardan çok daha yoğun. Ve karşı koyması imkânsız. | Open Subtitles | بكثافة أعلى من الـ(نجم النابض) بحيث من المستحيل أبداً مقاومته |
Önceleri yumuşak ve bükülgendir, ve sonra sert ve kösele gibi olur, en sonunda da inanılmaz yoğunluğa ulaşır, ısıya, basınca ve hatta radyasyona bile dayanıklı olur. | Open Subtitles | فى البداية, مرنة وطرية, ثم بعد ذلك تصبح قوية وصلبة, واخيرا تقوي بشكل كبير بكثافة لا تصدق, |
Atmosferi Dünya atmosferinin sadece %1'i kadar bir yoğunluğa sahiptir. | Open Subtitles | بكثافة 1% فقط من الغلاف الجوي للأرض |