| Eğer yarışmayı tamamlamayı başaramazsanız, Oyun sona erer ve her şeyi kaybedersiniz o ana kadar kazandığınız para da dahil. | Open Subtitles | إن فشلت في إكمال أي تحدي ستنتهي اللعبة. وستخسر كل شيء. بما في ذلك المال الذي ربحته قبل تلك النقطة. |
| Saray muhafızları cesurca girdikleri çatışmayı kaybettikten sonra, o, ailesi ve genç torunları da dahil içeride vurularak öldüler. | Open Subtitles | هو وعائلته بما في ذلك أحفاده أُطلق عليهم النار داخل القصر بعد خسارة حرس القصر معركته بشجاعة دفاعاً عنه |
| Benzer gelişmeler enerji alanında da gerçekleşiyor, yenilenebilir enerji de dahil. | TED | وتقدم مشابه يحدث في مجال الطاقة بما في ذلك الطاقة المتجددة. |
| Önemli olan kimseye bir şey olmadan onu bulmamız. Kendisi de dâhil. | Open Subtitles | والشيء الهام أن نجده حتى لا يتأذى أحد بما في ذلك نفسه |
| Kimlerle çalıştığı dahil olmak üzere elimize yeni bilgiler geçti. | Open Subtitles | لدينا بعض المعلومات الجديدة، بما في ذلك لحساب من يعمل. |
| Ama aşk da dâhil olmak üzere çoğu şeyi çözebilir. | Open Subtitles | لكنّ كلّ شيء آخر قادر للحلّ بما في ذلك الحب |
| Özel genetik sıralamaları bakteriye yerleştirerek, kanserin büyümesini bozan hücreleri de buna dahil ederek farklı molekülleri sentezlemek için bakteriler görevlendirilir. | TED | عن طريق إدخال تسلسل جيني معين داخل البكتيريا، يمكن توجيهها لاصطناع جزيئات مختلفة بما في ذلك تلك التي تعطل نمو السرطان. |
| O masalda korsanlar Iolani Sarayı'na saldırıyorlardı ve değerli olan ne varsa çalıyorlardı, Manoa Vadisi tablosu da dahil. | Open Subtitles | في تلك القصة القراصنة إقتحموا قصر أيولاني وسرقوا كل شي ذو قيمة بما في ذلك.. لوحة لـ وادي مانوا |
| Başkanlık sarayı da dahil olmak üzere devlet kurumlarının tümü yıkıldı. | TED | المؤسسات الحكومية قطع رأسها، بما في ذلك القصر الرئاسي. |
| Ve onları en başta rastgele ayrıcalıklı konuma getiren yazı tura olayı da dahil, bu gibi farklı olgulara karşı gittikçe umursamaz oldular. | TED | وأصبحوا أقل تفهماً لكل الميزات المختلفة للوضع، بما في ذلك نقر العملة المعدنية الذي أوصلهم عشوائيا إلى تلك المكانة المتميزة في المقام الأول. |
| Birkaç gün sonra, yakın akrabaların katıldığı bebek Callum da dahil, bir cenaze töreni düzenledik ve hayatımızın bu bölümünü kapattık. | TED | بعد بضعة أيام،أقمنا جنازة مع عائلتنا الحالية بما في ذلك الطفل كالوم، ونحن أساسًا أغلقنا هذا الفصل من حياتنا |
| En savunmasız mültecilere yeni bir başlangıç hakkı sunulmalı ve yeni bir ülkede yeni bir hayat verilmeli, Batı da dahil. | TED | معظم اللاجئين الضعفاء يحتاجون بداية جديدة وحياة جديدة في بلد جديد، بما في ذلك الغرب. |
| Bu, iştahta ve demir üretiminde bir artış da dahil olmak üzere hormonal değişimleri başlatır. | TED | وهذا يبدأ سَيْل في التغيرات الهرمونية بما في ذلك إنْخِفاض في الشهية ونقص إنتاج الحديد. |
| Teşekürler. Bu çok yaygın bir hadise bütün Asya'da, Maldivler de dahil. | TED | شكراً. إها ظاهرة منتشرة في ربوع جنوب آسيا، بما في ذلك المالديف. |
| Senin için artık hiçbir şey yapmayacağım buna böbreğimi vermek de dahil. | Open Subtitles | لن أقومَ بأيِّ شيءٍ آخر من أجلك، بما في ذلك تبرّعي بالكلية |
| 55 pasaport hepsi de vizeli. Sen de dahil misin? | Open Subtitles | خمسة وخمسون جواز سفر بما في ذلك التأشيرة، اضفت نفسك؟ |
| Her yeni buluş, bir hayalle başlamıştır, dostum. Senin HCL'i seyreltmen de dâhil. | Open Subtitles | يبدأ كلّ إكتشاف جديد بحلم يا رجل، بما في ذلك إماهتك لحمض الهيدروكلوريك. |
| Hedefimiz de dâhil olmak üzere diğer her şey aynen devam. | Open Subtitles | كل شيء آخر، بما في ذلك هدفنا لا يزال كما كان |
| Ayakkabılar ve tişörtler de dahil olmak üzere sürekli uygun kıyafetler giyilmelidir. | Open Subtitles | الملابس المناسبة، بما في ذلك الأحذية والقمصان ينبغي أن تُلبس طوال الوقت |
| Ayakkabılar ve tişörtler de dahil olmak üzere sürekli uygun kıyafetler giyilmelidir. | Open Subtitles | الملابس المناسبة، بما في ذلك الأحذية والقمصان يجب أن ترتدي طوال الوقت. |
| Amerika da dâhil, dünyadaki diğer hükûmetler, bu kanunları kaldırmakta tereddüt ettik çünkü … | TED | وحول العالم، حكومات الدول الأخرى، بما في ذلك الولايات المتحدة، ترددت في فرض عقوبات على جنوب أفريقيا، لأن |
| İstediğin şeyi almaktan çekinme nadide sanat eserleri de buna dahil. | Open Subtitles | لاتتردد في أخذ كل ماتريد بما في ذلك الأعمال الفنية الثمينة |
| Fiziksel eksiklikleri olan bir konukçu bedeni iyileştirebilirler, kötüleşmiş göz yapısı da buna dahil. | Open Subtitles | يمكنه علاج أوجه القصور في جسم المُضيف، بما في ذلك سوء البصر |
| Bu herkes dağıldı mı demek, Rick de dahil mi? | Open Subtitles | هل هذا يعني أن الجميع تربعت، بما في ذلك ريك |
| Doğanın molekülleri her yerde. Petrol dediğimiz, ayrışıp siyah karışımlara dönüşen moleküller de buna dâhil. | TED | الجزيئات الطبيعية موجودة في كل مكان، بما في ذلك الجزيئات التي تحللت إلى هذا المزيج الأسود الذي يدعى بترول. |