Ninem verem olmuştu, ve saati 10 sente gömlek diktiği dikiş dükkanında çalıştı. | TED | أصيبت جدتي بالسُل، وكانت تعمل بمتجر ماكينات الخياطة تصنع القمصان مقابل 10 سنتات للساعة. |
Çok uzun yıllar bir müzik dükkanında bile çalıştım, maaşı kaset olarak kabul ediyordum. | TED | حتى أنني كنت أعمل بمتجر للتسجيلات لعدة سنوات وكان ذلك مصدر ارتزاقي طوال حياتي. |
Tüm özel yeni yıl ihtiyaçlarınız için yiyecek dükkanına gelin! | Open Subtitles | زورونا بمتجر الأطعمة لشراء جميع حاجياتك الخاصة لإحتفال السنة الجديدة |
Giyim mağazasında çalışan ve profilimize uyan kimse yok. Aynı şey tutuklama kayıtları ve hırsızlar için de geçerli. | Open Subtitles | لا أحد يناسب الأوصاف ممن يعملون بمتجر الملابس، نفس الشيء مع سجلات إعتقال السارقات. |
Bir yağlama dükkânında yarım gün çalışıyor. Hayat hiç adil değil. | Open Subtitles | يعمل عملاً جزئياً بمتجر للشحم الحياة غير عادلة |
Sadece kurabiye dükkanı olsa daha iyi olurdu. İyi para kazanıyoruz. | Open Subtitles | كان يمكننا الاكتفاء بمتجر البسكويت نحن نكسب جيدا |
San Fransisco'da bir dükkanda bulduğu Coltrane CD'lerini de getirdi. | Open Subtitles | وأحضر مع بعض اسطوانات كولتران والتى وجدها بمتجر بسان فرانسيسكو. |
Bir şey değil. İçki dükkanından aldım. | Open Subtitles | ليست أمراً جللاً، لقد كانت بمتجر للمشروبات الكحولية |
Tekrar başvurana kadar, babamın dükkanında ayakkabı satıyorum. | Open Subtitles | الآن أنا أبيع الأحذية بمتجر والدي إلى أن أستطيع التقديم مرة أخري |
Sırf bir sihirbazlık dükkanında 80 dolar harcadım diye kartıma el koydular. | Open Subtitles | هذا سخيف أخذوا بطاقتي لأنني أنفقت 80 دولار بمتجر ألعاب سحرية |
Kız arkadaşının peynir dükkanında ot yetiştiriyorsun işte. | Open Subtitles | .. أنت تزرع الماريجوانا مع عشيقتك بمتجر الجبن |
Ama kumarhanenin hediye dükkanında kalmamış. | Open Subtitles | لكنها لم تكن متوفرة بمتجر الهدايا الذي بالملهى |
Yerel kızlar. İkisi de 21 yaşında. Kasabadaki av dükkanında beraber çalışıyorlar. | Open Subtitles | فتاتين من البلدة وكلاهما بالواحدة والعشرين من العمر عملتا معاً بمتجر لأدوات الصيد |
Çünkü bir resimli hatırat dükkanında çalışıyorlar da ondan. | Open Subtitles | ذلك لأنهم يعملون بمتجر مختص بتلك الهواية |
Tüm özel yeni yıl ihtiyaçlarınız için yiyecek dükkanına gelin! | Open Subtitles | زورونا بمتجر الأطعمة لشراء جميع حاجياتك الخاصة لإحتفال السنة الجديدة |
Bu evcil hayvan dükkanına neden bu kadar çok ilgi gösteriyorsunuz? | Open Subtitles | ماسبب الاهتمام المفاجيء بمتجر الحيوانات؟ |
Dönüşte video dükkanına uğrayıp ne istersen alırız. | Open Subtitles | يمكننا المرور بمتجر الفيديو في طريق العودة , واختيار أي فيلم تريده, حتى لو كان للبالعين. |
Gerçi bu kötü bir örnek oldu, çünkü çocuklarımı 2004'te bir Sears mağazasında terk edip gitmiştim. | Open Subtitles | و هو مثال سيئ لأنني تركت أطفالي بمتجر "سيرز" عام 2004 |
Özel şey, video dükkânında olman olabilir mi? | Open Subtitles | كلا، إنه شيء معيّن. شيء معيّن، مثل وقوفك في الصف بمتجر الفيديو؟ |
Hediyelik eşya dükkanı gelirlerimiz olmazsa kâr elde edemeyiz. | Open Subtitles | ليس لدينا عوائد بدون الهدايا بمتجر الهدايا |
Kasiyerle yatıp, şişme bebeklerin hepsini almadıkça o dükkanda nasıl bu kadar harcama yapabilirsin? | Open Subtitles | إلا إذا قضيت ليلة مع ألكاشيرز وبعض الدمى كيف يمكن لك إن تنفقى كل هذا بمتجر كهذا |
Kartınızdan Gizem Kutusu dükkanından 700 dolar çekilmek istenmiş. | Open Subtitles | كانت هناك محاولة لإستخدام بطاقتك بمبلغ 700 دولار بمتجر ميستورى بوكس |
Buy More'da Nerd Herd'in amiriyim. | Open Subtitles | أنا مدير شركة "قطيع المهووسين" بمتجر "اشتر أكثر" |
Güvenlik kameraları için oradaki içki dükkanını kontrol ettiniz mi? | Open Subtitles | هل تحققتم من كاميرات المراقبة بمتجر الكحول ؟ |
Ben daha çok camcı dükkanındaki fil gibiyim. | Open Subtitles | نعم, حسناً, طبيعتي هي عباره عن ثور بمتجر اواني الخزف |
- Ucuzluk mağazasındayım. | Open Subtitles | اتظن بأن ذلك سيء؟ أنا اتسوق بمتجر الخصومات |