Çoğunlukla da ben, çünkü bu noktadan sonra yapıalcakların Çoğu mekanikti. | TED | طبيعة العمل تتطلب الكثير من الميكانيك, لذلك أنا قمت بمعظم العمل |
Biz Fransızlar Çoğu şeyde sizden üstünüz. | Open Subtitles | نحن الفرنسيون متفوقون عليكم بمعظم الأمور |
Ama burada her şeyin Çoğu zaman feci şekilde sıkıcı olduğunu muhtemelen unutmuşsundur sen. | Open Subtitles | على الأرجح نسيتِ بأنّ المكان هنا بمعظم الأوقات ممل للغاية |
İlk içgörü şu; bilinçli zihin türlerimizin otobiyografisini yazıyor olsa da, bilinçdışı zihin işin Çoğunu üstleniyor. | TED | المنظور الاول هو انه بينما يكون عقلنا الواعي يقوم بكتابة السيرة الذاتية لشخصنا, يقوم عقلنا اللاواعي بمعظم العمل. |
İşten döndüklerinde, kadın ev işlerinin çoğunluğunu yapıyor, ki kanımca bu Birçok evlilik için geçerli. | TED | وعند عودتهما من العمل، فإنها تقوم بمعظم أعمال البيت، هو الأمر في اعتقادي بمعظم الزيجات. |
Yani insanların en çok istediklerini 20 dakikalık yürüyüş mesafesi içinde sağlıyoruz. | TED | لتزودنا بمعظم ما يريده الناس خلال 20 دقيقة سير. |
genellikle, annenin aklına gelen ilk isim suçlu olur. | Open Subtitles | بمعظم الأحيان أوّل اسم يخطر ببال الأم هو الشريك المذنب |
Çoğu zaman bu kadınlar sadece para ve dikkat çekmek ister. | Open Subtitles | بمعظم الأوقات, تسعى هؤلاء النساء لجذب الإنتباه و المال فحسب |
hayır, Çoğu üvey annenin iftiralarından sonra, emin ol ki üzerindeki kem gözlerde beni bulamayacaksın. | Open Subtitles | لا ، تأكدي لن تعثري علي بعد التشهير بمعظم زوجات الآب |
Şu son 5 dakika iyi geçmedi ama Çoğu zaman... | Open Subtitles | أعني أن آخر خمس دقائق لم تكن جيدة, لكن.. بمعظم الوقت |
Annem aldığın Çoğu mektubu attığını söyledi. | Open Subtitles | تقول أمي أنك تُلقي بمعظم الرسائل التي تصلك |
Şu veya bu şekilde, Çoğu yerde işlenen Çoğu suç Wesen işidir. | Open Subtitles | بطريقة أو اخرى، معظم الجرائم بمعظم الأماكن هي ذو صلة بالفيسن |
1960'larda Çoğu çıplak kolonilerde voleybol sahaları bir sorun hâline gelmiş. | Open Subtitles | كان وجود ملعب كرة طائرة لازمًا بمعظم مستعمرات العاريين |
Fakat Çoğu ölçeğe göre bugün tarihin herhangi bir noktasında sahip olduğumuzdan daha fazla bilgi ve kaynağa sahibiz; yine de haksızlıklar artıyor ve zorluklar devam ediyor. | TED | بيد أنه و بمعظم المقاييس نحن نمتلك معرفة أكثر ومصادر أكثر الآن من أي مرحلة أخرى في التاريخ ما زالت المظالم كثيرة والتحديات قائمة |
Çoğu şehirde gecekondularda yaşıyorlar. | TED | بمعظم المدن، يقطنون العشوائيات. |
Çoğu öğleni, etrafta aylak aylak dolaşarak geçirirdim. | Open Subtitles | "بمعظم أوقات الظهيرة، كنتُ أتجوّل هائماً بلا هدف." |
İşin Çoğunu bir kadının yaptığını söyleseydim ne derdiniz? | Open Subtitles | ماذا ستقول لو أخبرتك أن امرأة قامت بمعظم العمل؟ |
Dominantlar işin Çoğunu yaparak gücü üretenlerdir. | Open Subtitles | خصر القوة هو من يولد كل الطاقة بالقيام بمعظم العمل |
Arrakis'in yerlileri, gezegenin Birçok sırrının koruyucusu. | TED | كانوا سكان أراكيس الأصليين، وكانوا العارفين بمعظم أسرار الكوكب. |
Yaptığı şeyleri değiştirebilmek için bir şey yapamam fakat en çok zarar verdiği kişi bendim. | Open Subtitles | ليس ثمّة ما يمكنني فعله لتغيير ما فعله لكنني الشخص الذي تسبب بمعظم الضرر |
Şey, ağır işlerin Çoğunu o halletti, ama yine de birşey değil. | Open Subtitles | هي التي قامت بمعظم الحمل الثقيل لكن العفو |