Ön sırada bir koltuk ve patlamış mısır dolu bir kova almam gerektiğini düşünmüyor musun? | Open Subtitles | ألا تعتقد أنه يجب أن أحظى بمقعد في الصف الأمامي و علبة فشار؟ |
Bütün koltuklar satılmıştı fakat uçak bir koltuk boş havalanmış. | Open Subtitles | الطائرة كانت محجوزة بالكامل لكنها أقلعت بمقعد واحد خالٍ |
Çünkü o vakaların hiçbiri tanıdığım birini tekerlekli sandalyeye mahkum etmemiş, değer verdiğim kişilerin hayatını tehdit etmemişti. | Open Subtitles | نعم، حسناً، ولكن ولا واحدة منهم قامت بوضع شخص أعرفه بمقعد متحرك |
"Babacığım, eğer benim bütün potansiyelimi serbest bırakacaksan... masada bir sandalyeye ihtiyacım var." | Open Subtitles | أبي، إذا طلبت مني أن أطلق العنان لخيالي، يجب أن أحظى بمقعد على المكتب. |
Dikkatini çekmek için bir ara soyunup arka koltuğuna saklanmayı bile düşündüm. | Open Subtitles | لقد اعتقدت أنه يتوجب علىَّ أن أخبئ مؤخرتى و هى عارية بمقعد سيارتك الخلفى لأجذب انتباهك |
Mezuniyet gecesi babamın arabasının arka koltuğunda... | Open Subtitles | رائحة أنفاسه كريهة يجعل حفلة التخرّج الراقصة التي قضيتها بمقعد سيارة والدي الكاديلاك |
Biz de sizi birinci sınıfta bir koltukla ödüllendirmek isteriz. | Open Subtitles | نريد أن نكافئك بمقعد مجاني في الدرجة الأولى |
Kara kıçımı çok pahalı, açılıp kapanan koltuğa koydum. | Open Subtitles | لديّ سيارة قيمتها بست أرقام بمقعد مطاطي قابل للإنطواء ،يشدّ مؤخرتي السوداء بإحكام في هذه الأثناء |
Ve oğlu Cody, sanırız hala arka koltukta. | Open Subtitles | ونعتقد ان ابنها , كودي ما زال بمقعد السياره الخلفي |
Sen beni yeni terk etmiştin, ve ben araba koltuğunu düşünüyordum. | Open Subtitles | لقد تركتني لتوك وكنت افكر بمقعد السيارة |
Sana da bir koltuk ayırdım. | Open Subtitles | هلّم إلى هنا، إحتفظت لك بمقعد. |
- Bana bir koltuk tutabilir misin? - Tabii ki. | Open Subtitles | هل يمكن ان تحتفظ لي بمقعد بالتأكيد |
- Chris, buraya gel, sana bir koltuk ayırdım. | Open Subtitles | هنا.. لقد احتفظت بمقعد لك |
Hatırlıyorum da beni bir elbiseyle, bir sandalyeye bağladılar | Open Subtitles | أنا أذكر, أنهم وثقوني بمقعد بشريط لاصق... |
Ben dört yıl boyunca felçli bir şekilde tekerlekli sandalyeye mahkum kaldım. | Open Subtitles | كنت مشلولاً بمقعد متحرك لأربع سنوات |
Dört yıl boyunca tekerlekli sandalyeye mahkum kalmıştım. | Open Subtitles | كنت مشلولاً بمقعد متحرك لأربع سنوات |
Onu sürücü koltuğuna oturtup birazcık fazla içmiş gibi görünmesini sağlayacağız. | Open Subtitles | ثم نضعها بمقعد السائق ... ونجعل الأمر يبدو وكأنها تناولت ... ... الكثير من الشراب |
Lucy bebek arabasına ya da çocuk koltuğuna oturmayı reddediyor. | Open Subtitles | ان "لوسي" ترفض وضعها وكذلك بمقعد السياره |
Seni komutan koltuğunda tutan şey, kızlarımın topladığı bilgiler. | Open Subtitles | المعلومات التى تجمعها فتياتى تبقى على منصبك بمقعد الكابتن |
Ve yolcu koltuğunda olan 26 yaşındaki oğlu öldürüldü. | Open Subtitles | وإبنه ذو عمر ال26 الذي كان يجلس بمقعد الراكب توفي |
Sizi birinci mevkide ücretsiz bir koltukla ödüllendirmek istiyoruz. | Open Subtitles | نريد أن نكافئك بمقعد مجاني في الدرجة الأولى |
Senatör Burtoni, Kaminolular, klon üretimlerini Galaktik Senato'da bir koltukla takas etmiş olsalar da, fakat bu size serbest hareket etme hakkı vermez. | Open Subtitles | سيناتور بيرتوني الكاميونز ربما قايضوا انتاجهم للمستنسخين بمقعد فى مجلس شيوخ المجرة |
Hayatım boyunca böyle hızlı bir koltuğa oturmamıştım hiç. | Open Subtitles | لم أحظ بمقعد بهذه السرعة في حياتي |
Hiç rahatsız bir koltukta saatlerce oturup araba kullandın mı? | Open Subtitles | . أسبق لك الركوب بمقعد البدلاء لأربعة ساعات ؟ |
Sen beni yeni terk etmiştin, ve ben araba koltuğunu düşünüyordum. Çok garipti. | Open Subtitles | لقد تركتني لتوك وكنت افكر بمقعد السيارة |