Aslında, sandığından çok daha yetenekli birisin. | Open Subtitles | أنت تتمتعين بموهبة أكثر مما تظنين تريدن أن تصبحي ممثلة؟ |
Çok nefisti Bay Montgomery. Çok yetenekli bir aşçısınız. | Open Subtitles | وما تذوّقته شيء يندر تذوُّقه، إنّكَ تتمتّع بموهبة حقيقيّة في الطهي. |
Ben sanat okudum, şunu diyebilirim ki, bu adamın yeteneği var. | Open Subtitles | لقد درست الرسم وهذا الرجل يتمتع بموهبة حقيقية |
Nasıl oluyor da sıra dışı hiçbir büyü yeteneği bulunmayan bir çocuk tüm zamanların en büyük büyücüsünü yenmeyi başarıyor? | Open Subtitles | كيف أمكن لطفل لا يتمتع بموهبة سحرية البتة قادرا على هزيمة أعظم ساحر عرفه التاريخ؟ |
Bu geceki mağlubiyetten, bana son saniye üçlüğü için yetenek vermeyen Tanrı'yı sorumlu tutuyorum. | Open Subtitles | أريد أن أضع اللوم على الرب الليلة لعدم الإنعام علىّ بموهبة ضرب الرمية الثلاثية الرابحة للمباراة الليلة |
Hayatın boyunca özel bir yeteneğin vardı değil mi? Bu benim yeteneğim. | Open Subtitles | لقد حظيت بموهبة مميزة طوال حياتك.أليس كذلك؟ |
Yani, sen harika bir yetenekle kutsanmışsın. | Open Subtitles | أعني أنك قد أنعم عليك بموهبة رائعة. |
Cömert Tanrı ona geleceği görebilme yeteneğini bağışlamıştı. Ve geleceği görüyordu. | Open Subtitles | الله الكريم أنعمَ عليها بموهبة نادرة و هي أن تكون قادرة للتطلع للمستقبل، |
Sen sandığından çok daha yeteneklisin. | Open Subtitles | أنت تتمتعين بموهبة أكثر مما تظنين تريدن أن تصبحي ممثلة؟ |
Hatırlıyorum da ikisi için de doğuştan yetenekli olduğunuzu söyleyen birkaç kişi vardı. | Open Subtitles | لكن أتذّكر هُناك البعض من يقول إنّك تحظى بموهبة فطرية لكِلا الأمرين. |
Bazı insanlar biraz yetenekli doğar, ama bu onlar için biraz daha yüksek bir seviden başlamak anlamına gelir. | Open Subtitles | بعض الأشخاص ولدو بموهبة صغيرة، لكن ذلك يعني فقط بأنّهم يبدأون من موضع أعلى قليلًا. |
Umarım sizden daha az yetenekli birinin ofisimde dava detaylarını yüklemesine size sormadan izin vermemin sakıncası yoktur Bayan Garcia. | Open Subtitles | أمل ألا تمانعي أنسة غارسيا إن قمت بالقيام بعملك ولو بموهبة أقل فلنحمل تفاصيل القضايا |
Zaman kavramıyla oynayan ilaçlar yapabilecek kadar yetenekli biri sıradan biri olamaz. | Open Subtitles | أحد ما بموهبة التورط في عقاقير توسيع الوقت ليس مواطناً عادياً. |
Ama böyle yetenekli birisi neden isimsiz olarak çalışıyor? | Open Subtitles | ولكن لماذا يعمل شخص بموهبة كهذه بشكل مجهول ؟ |
Resmen yetenekli yani. | Open Subtitles | أقصد ، أنها بالتأكيد تتمتع بموهبة فى ذلك |
Cinayet soruşturmalarında kadının açıklanması imkânsız bir yeteneği var. | Open Subtitles | هذه المرأة تتمتع بموهبة خارقة في مسائل التحقيق في جرائم القتل |
Dostum sende yumurta pişirme yeteneği var. | Open Subtitles | أنت, يا صديقي، تتمتع بموهبة إعداد البيض. |
Bu hafta inanılmaz şeylerle alakalı olduğuna göre inanılmaz bir yeteneği kutlamak istiyorum. | Open Subtitles | بما أن هذا الأسبوع حول الأشياء المدهشة، أريد الإحتفال بموهبة مدهشة. |
Sen şimdi gerçekten kendine acı çektirerek, okulda kendini yetenek Sizsiniz birincisi sanan, şarkı söyleyebildiği düşünen herkesle görüşecek misin? | Open Subtitles | هل تريد حقاً تحمل كل من لا يعجبه العجب ممن يتواجد في المدرسة والذي يعتقد أنه يتمتع بموهبة الغناء؟ |
Tanrı sana böyle bir yetenek bahşetmiş. | Open Subtitles | لقد أنعم عليك الرب بموهبة إعداد البيض. |
Kader, eğer ki bir kişi özel bir yeteneğe sahipse bu yeteneğin yontulması gerekliliğini ifade eder. | Open Subtitles | -القدر يعني أنّه ... لو أنّ أحدهم حُبي بموهبة خاصّة... فيجب رعايتها |
Bütün bir ulusu yönetmek gibi büyük bir yetenekle doğdun, Nathan. | Open Subtitles | (أنت ولدت بموهبة يا (ناثان موهبة لقيادة أمة |
Hiçbiri ağabeyimin, onun gay olduğunu düşündüğümüz zamanki müzikal yeteneğini anlatmıyor. | Open Subtitles | لا احد منهم ذكر بموهبة اخي الموسيقية . عندما اعتقدنا كلنا انه رجل |
Sen doğuştan yeteneklisin. Bunun 30 gramı için bile katil olurdum. | Open Subtitles | أنت ولدت بموهبة أنا قد أقتل لقليل منها |