Bu demek oluyor ki, yakın arkadaşlarınızın ve akrabalarınızın 5'te 2'sine bir çeşit kanser teşhisi konulacaktır ve onlardan birisi ölecektir. | TED | هذا يعني أن 2 من كل 5 أشخاص من أصدقائك المقربين وأقاربك سيتم تشخيصه بنوع من أنواع السرطان، وسيموت واحد منهم. |
Sanırım yeni bekçim dün gece bir çeşit parti verdi. | Open Subtitles | أظنّ بانّ حارس بيتي الجديد قد حظى بنوع من الحفلات |
Fakat resmettiğim çeşit olasılıklar hakkında düşününce, biraz olsun korku duymalıyız. | TED | لكن حين نفكر في نوع الاحتمالات التي أرسمها، علينا أن نحس بنوع من الخوف. |
Üzgünüm efendim. Trafik tam bir kâbus. bir tür, sarımsak festivaline yakalandım. | Open Subtitles | آسف يا سيدي، المرور كان مريعاً، ثم علقت بنوع من احتفالات الثوم |
daha uzun yaşamayı bir tür memnuniyet hatta gönül rahatlığıyla kabul ettiğimiz için endişeleniyorum. | TED | أننا نسمع عن الأمر كثيرا لدرجة أننا أصبحنا نتقبل فكرة العيش طويلا بنوع من الرضى، أو حتى الراحة. |
Harcamalarımızın %9'u, yanlış kullanım ya da herhangi bir çeşit kötüye kullanım sonucu zarara gidiyor. | TED | بنوع من أنواع سوء الاستخدام أو الاساءة المقصودة نتجادل كثيراً بأن الناس الذين يعيشون في المنزل |
Bir çeşit simülasyon yaptık, çünkü video diskleriniz var ve tekrarlıyorum bu 76 senesi. | TED | وقمنا بنوع من المحاكاة، لأنكم تشاهدون الفيديو ومرة أخرى، كان هذا في عام 76. |
Büyüdüğüm semt bir çeşit kültürel açıdan kodlanmış bir güzellikle doluydu. | TED | الأحياء التي نشأت فيها كانت مليئة بنوع من الجمال ذي الرمز الثقافي. |
Kaptan, bir çeşit güç dalgası bize saldırıyor. | Open Subtitles | أيها القائد، لقد تم مهاجمتنا بنوع من إشعاعات الطاقة |
Bir çeşit komedyen olduğunu mu sanıyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقد أنّك تقوم بنوع من الهزليّة .. ؟ |
Ve bakın, bu çamurlu yerler bir çeşit benek olmalı. | Open Subtitles | وانظروا ، وهي مبقعة بنوع من الاشياء السوداء الرملية. |
Bir çeşit anahtar kelime arayamaz mısın? | Open Subtitles | مفهوم , ألا يمكنك القيام بنوع من كلمات البحث ؟ |
Gerçekte Sara hayatta olduğu zamanki şeyleri hatırlıyor ve sana anlatmaya çalışıyor ama bir çeşit şifre ile. | Open Subtitles | ان سارة تتذكر شيئا ما حدث عندما كانت على قيد الحياه وتحاول أن تخبرك عنه ، لكنها تخبرك بنوع من الشفرة |
Bana bir çeşit kimyasal enjekte edildi. | Open Subtitles | حقنت تحت الجلد بنوع من المادة الكيميائية |
Bir çeşit aile krizi geçirdiğinizi söylüyorsunuz. | Open Subtitles | أنتم تقولون أنكم تمرون بنوع من الأزمة العائلية |
bir tür gayriresmî puanlama yaparız rakamları inanılmaz. | Open Subtitles | إننا نقوم بنوع من التسجيل الغير رسمى لقد كانت أرقامه مذهلة |
bir tür beyin anevrizması varmış. | Open Subtitles | أصيبت بنوع من تمدد الأوعية الدموية في المخّ |
Saatte yüzlerce kilometre hızla, kocaman bir tür kaynar gaz sütunları tarafından yukarı taşınır ve yalnızca 10 günde Güneş'in yüzeyinde belirir. | Open Subtitles | إنه يُحمَل بنوع من الغليان مخترقاً لأعمدة الغاز الكثيفة بمئات الأميال فى الساعة مستغرقاً عشرة أيام للخروج إلى السطح |
Üzerinde bir tür deney yapmak istediğimizi sanıyorlar. | Open Subtitles | يعتقدان أننا نقوم بنوع من التجارب غير الٕانسانية عليك |
Ama dokuları bir tür donmayı önleyici madde ile korunur. | Open Subtitles | لكن أنسجتهم مـحميه بنوع من مضادات التجمد |
Başını bir tür belaya soktuğunu düşündüm bu nedenle kayıp ilanı verdim. | Open Subtitles | توقعت أنه ورط نفسه بنوع من المتاعب لذا قدمت بلاغاً بفقدانه |