Bu şeyi asla çalamayacağım, asla. | Open Subtitles | انا لن اكون قادرة على التعلم بهذا الشيء ابداً |
Gerçek şu ki; yanılsalar bile hatta bu onları onları mahfedecek tek şey olsa bile eğer inandıkları Bu şeyi onlardan alırsan artık dövüşçü olamazlar. | Open Subtitles | حتّى لو كانوا على خطأ حتى لو كانت نهايتهم مرتبطة بهذا الشيء إذا إنتزعت منهم حب المخاطرة |
Tutunduğumuz Bu şeyle yaptıklarımız bunun bir dönemden çok daha büyük olduğunu kanıtlıyor. | TED | ما نفعله بهذا الشيء الذي نحمله اﻵن هو دليل أنّ هذه أكبر من مجرد لحظة. |
Biliyor musun, O şeyle gerçekten ne yaptığını bildiğini sanıyor. | Open Subtitles | هو في الواقع يعتقد انه يعلم مالذي يفعله بهذا الشيء |
Bununla oynamanın nesi eğlenceli ki? - Bu bir gökdelen. | Open Subtitles | وهذا مبنى يتحول إلى رجل آلي ما المسلي في اللعب بهذا الشيء ؟ |
O şeyi hissedip de nasıl umursamaz? | Open Subtitles | كيف أمكنها أحست بهذا الشيء ولم تهتم أبدا؟ |
Bu şeyi kazanacağız! | Open Subtitles | حسنا هاهو الطريق لنذهب عليه يا أبي علينا أن نفوز بهذا الشيء |
Bu şeyi uçurup silahlarını kullanacağımızı umuyorsak şu andaki güç tüketimini azaltmamız gerekiyor. | Open Subtitles | الآن, إذا كنا نريد الطيران بهذا الشيء ولنأمل الأسلحة أيضا نحتاج أن نخفض استهلاكنا الحالي للطاقة ماذا يعني ذلك؟ |
Bu şeyi bilime bağışlamanı ve zarar olarak yazmanı tavsiye ediyorum. | Open Subtitles | أنصحك بأن تتبرع بهذا الشيء للعلم وتأخذ المكتوب لك فقط |
Bizim gibi yalnız herifler, yani Bu şeyi kapmalıyız, anlıyor musun? | Open Subtitles | العزاب مثلنا علينا ان نتمسك بهذا الشيء اليس كذلك؟ |
- Babi, lütfen Bu şeyi yere indirmeyi bildiğini söyle. | Open Subtitles | - بابي، أرجوك أخبرني بأنك تعرف كيف تهبط بهذا الشيء |
Tamam, Bu şeyle uçtuğunuzu söyleme. | Open Subtitles | حسناً، لا تُخبريني بأنكِ تتجوَّلين بهذا الشيء |
Bu şeyle alakalı olan herkesi buraya atmışlar. | Open Subtitles | لأنه يلقي بكل من له صلة بهذا الشيء الي هنا |
Benim haklı olduğumu bilmeseydin, O şeyle bana vururdun, gerçek bu. | Open Subtitles | الحقيقةُ أنك لضربتني بهذا الشيء لو لم تظني أنني على حق |
Haline bak. O şeyle etrafında bile dönemiyorsun. | Open Subtitles | انظر إلى نفسك، لا يمكنك الإستدارة بهذا الشيء |
Sana Bununla oynarsan... başına neler geleceğini söylemiştim. | Open Subtitles | اخبرتك من قبل بما يمكن ان يحدث اذا قمت بشد بهذا الشيء. |
Çıktığımız sürece Bununla dışarıya çıkmamıştık. | Open Subtitles | لم نخرج بهذا الشيء طوال كل الوقت الذي كنا نتواعد به |
Gunny, eğer birisi O şeyi senin elinde görürse, her şey biter. | Open Subtitles | أيها المدفعجي، لو رآك أحد بهذا الشيء فاللعبة ستنتهي |
O şeyi en kötü düşmanıma bile atmam. | Open Subtitles | لا أريد تفجير أسوء أعدائي حتى بهذا الشيء |
Bu şey kullanılarak federal rezervlere girilebilir ve milyarlarca dolar çalınabilir. | Open Subtitles | تعرف ، بهذا الشيء أنت يمكن أن تدخل عليه بالإحتياطي الفيدرالي تسرق البلايين |
- Bu şeyin etrafında bir tur bile atasım gelmiyor. | Open Subtitles | لا يمكنني حتى إرغام نفس على أخذ جولة بهذا الشيء |
bu konuda hiçbir şey bilmiyorsun bile. | Open Subtitles | إنك لا تعلم حتى ماهي الخطوة الأولى بهذا الشيء |
Şayet o şeye bağlandılarsa işleri daha da kötüleştirmeden neyle uğraştığımızı öğrenmemiz gerek. | Open Subtitles | ،إسمعني كارتر إذا كانوا مرتبطين بهذا الشيء فنحن بحاجة لمعرفة مع ماذا نحن نتعامل لكي لا نتجه نحو الأسوأ |
Zaman geçti, çok değil, baktım herkes bu şeye takılıyordu. | TED | مرت حياتي، وبعد فترة قصيرة، رأيت كل شخص أعرفه متعلق بهذا الشيء. |