Yani biz Yaşam İçin Dünya fikrini ortaya atsak, evrensel bir fon, Bhutan İçin Yaşam'ın dünyaya yayılması adına teşvik? | TED | ولكن، ماذا لو وضعنا برنامج مثل الأرض مدى الحياة، صندوق عالمي لدفع مشروع مثل بوتان مدى الحياة ليشمل العالم كله؟ |
Ve Bhutan, bilmeyenler için, 2 yıl önce dünyanın en genç demokrasisi oldu. | TED | و بوتان لبعضكم ممن لايعلمون هي احدث ديمقراطية في العالم، فقط قبل عامين |
Bense burada Bhutan'daki 7.000 metre yüksekliğinde, 21.000 fitlik bir buzulun önünde oturur durumdayım. | TED | هنا أنا جالس على ارتفاع 7000 متر، و 21000 قدم من الأنهار الجليدية في بوتان. |
Butan'daki hassas siyasi konulardan birisi Hindistan'dan yollari insa etmek icin ithal edilen ve yollar yapildiktan sonra eve geri gonderilen ucuz Hint isci sinifinin kullanilmasi. | TED | أحد الموضوعات السياسية شديدة الحساسية في بوتان هو استخدام العمالة الهندية الرخيصة التي يستوردونها من الهند لبناء الطرق، ثم يعيدونهم إلى مواطنهم عندما ينتهي بناء الطرق. |
İçerisindeki bütan gazı ısınıp patlayarak onu parçalara ayırmış. | Open Subtitles | بتسخين الـ"بوتان" بداخل المقطورة و قطعه لأشلاء |
Bhutan, Himalayalarda bulunan küçük bir ülke. | TED | بوتان هي دولة صغيرة في جبال الهيمالياس. |
Bu yüzden Majesteleri, Kral Hayat İçin Bhutan'ı başlattı. | TED | و لهذا قام جلالة الملك ببدء برنامج بوتان للحياة. |
Hayat İçin Bhutan, bize, bizim ihtiyacımız olan zamanı verdi. | TED | برنامج بوتان مدى الحياة بوفر لنا الوقت الذي نحتاجه. |
Bhutan'ın genç kralı da meraklı bir insandı. 1972 yılında tahta geçtiğinde babası vefat edeli 2 gün olmuştu | TED | كان ملك بوتان المراهق فضوليا ايضا ولكن كان ذلك في الماضي عام 1972 عندما جلس على العرش بعد يومين من وفاة والده |
Ve kendisi bilge bir adamdı ve şöyle dedi Bizim Bhutan'da amacımız mutluluğu yaratmak değil | TED | وهو رجل حكيم جدا، قال: انظر: ان هدف بوتان ليس خلق السعادة |
Bhutan kuzeyinden ve güneyinden dünyanın nüfusunun %38 tarafından sarılmıştır | TED | بوتان في الواقع يحدها من الشمال و الجنوب 38 في المائة من سكان العالم |
Bhutan'da sekiz yaşında yetişkin olursun. Dokuz yaşında oy kullanır, on yaşında içmeye başlarsın. - Beni kazandılar. | Open Subtitles | فى بوتان ان تصبح رجل كبير فى ال8 من العمر تصوت فى ال9 تشرب الخمر فى ال10 |
Bhutan'daki her erkeğin giydiği kıyafet. | TED | وهذا ما يرتديه كل الرجال في بوتان. |
Anayasamız, Bhutan'ın bütün topraklarının en az yüzde 60'nın, ormanlarla kaplı olması şartını içermektedir. | TED | و ينص دستورنا على بقاء 60% كحد أدنى من مجموع أراضي بوتان مغطاة بالغابات. في كل الأوقات. |
Tüm ülkeyi Temiz Bhutan, ulusal bir program, aracılığıyla temizliyoruz ve tüm ülkeye, Yeşil Bhutan, bir başka ulusal program, ile ağaçlar dikiyoruz. | TED | نحن ننظف كل بلدنا من خلال برنامج بوتان النظيفة وهو برنامج وطني. ونحن نزرع الأشجار في كامل أرجاء بلادنا من خلال بوتان الخضراء، وهو برنامج وطني آخر. |
İster misiniz liderlerimizi ve kaynaklarımızı, etkimizi ve tutkumuzu, Yaşam İçin Bhutan fikrinin diğer ülkelerde aynısını yapmak için harekete geçirelim, böylece onlarda tüm zamanlar için kendi korunmuş bölgelerini koruyabilsinler. | TED | ماذا لو كان بإستطاعتنا إستنفار قياداتنا ومواردنا، و أثيرنا وتعاطفنا، لاستنساخ فكرة برنامج بوتان للحياة في بلدان أخرى كي يتمكنوا هم أيضا من حماية مناطقهم المحمية في كل الأوقات. |
Bhutan'da çok kaçık bir sistem söz konusu. Birçok yüksek seviye hükümet kararlarını gayri safi yurtiçi hasılası yerine gayri safi milli mutluluğa bağlı olarak veriyorlar ve bunu 70'lerden beri yapıyorlar. | TED | و في بوتان يوجد هذا الأمر العجيب ويعتبر أساس لمعظم قرارت الحكومة عالية المستوى حول مفهوم إجمالي السعادة القومية بدلا من إجمالي الناتج المحلي، و هم يقومون بذلك منذ السبعينات. |
sonraki 30 yıl boyunca kral gerçekten ölçmeye ve Bhutan'daki mutluluğu yönetmeye başladı. ve ayrıca, bu ülkeyi mutlak monarşiden, anayasaya dayalı bir monarşiye geçirdi bunu hiç kan dökmeden ve çatışmaya gerek kalmadan yaptı | TED | كملك للثلاثة عشر سنة التالية بدأ هذا الملك بالفعل بقياس و ادارة السعادة في انحاء بوتان متضمنا مؤخرا نقل بلاده من نظام الملكية المطلقة الى نظام الملكية الدستورية دون اراقة دماء او انقلاب |
Yani herhangi birinizin yakin bir gelecekte Butan'a seyahat planlari varsa, bunlari kontrol etmeye gidebilirsiniz. | TED | لذلك لو أن أحدكم يخطط للسفر إلى بوتان في المستقبل القريب، يمكنكم الذهاب و التحقق منها. و هذه هي بعض الصور من ذلك. |
Ona bunun hakkinda sorular sordum ve sunu demek istedigini soyledi: evlenmek istemedigini, cunku onun fikrince, Butan'da bir kadin olarak evlendiginiz zaman, bagimsiz yasama sansiniz sona eriyor gibi birsey, ve bu yuzden ilgi duymuyordu. | TED | و قد سألتها عن هذا, و قالت أنها تعني أنها لا تريد أن تتزوج، لأن في رأيها، عندما تتزوج في بوتان كامرأة، تنتهي فرصك في عيش حياة مستقلة، و هي ليست لديها رغبة في ذلك. |
Hayattaki o nahoş sürprizlerle karşılaştığımda, - ki birden fazla kez karşılaşıyoruz asık yüzlü bir doktor odama girdiğinde ya da yoldaki araba önümde hızlıca yön değiştirdiğinde - çok içten bir şekilde biliyorum ki hiçbir yere gitmemek bana bütan ya da Paskalya Adası'nda koştururken geçirdiğim zamandan daha fazla destek olacak. | TED | وحين ترميني الحياة بإحدى مفاجآتها البغيضة، كما ستفعل، أكثر من مرة، حين يدخل الطبيب إلى غرفتي وعليه علامات الأسى، أو حين تنحرف سيارة أمامي فجأة في الطريق السيار، أدرك، بكل ما في، أن الوقت الذي قضيته دون أن أذهب إلى أي مكان هو الذي سيظل أكثر بكثير من كل ذلك الوقت الذي قضيته متجولا حول بوتان أو جزيرة إيستر. |
Biz de Baton Rouge e taşıma yapmak için 400,000 dolar istiyoruz. | Open Subtitles | لـذا نريـد 400.000 دولار لنقـل "سيـاراتك إلـى "بوتان روج |