yüzüne vurdum, izi kolay kolay geçmez. | Open Subtitles | أنا غير متأكد ، ولكننى ضربته بوجهه علامة لن يتخلص منها سريعاً |
yüzüne vurdum, izi kolay kolay geçmez. | Open Subtitles | أنا غير متأكد ، ولكننى ضربته بوجهه علامة لن يتخلص منها سريعاً |
Göz çukurlarından fırlayan gözleri vardı suratına koala yapışmış gibi duruyordu, anlatabiliyor muyum? | Open Subtitles | كانت لديه هذه الأعين الصغيره الخرزيه وكأنه تم إلصاقهم بوجهه مثل الكوالا أتعلمين؟ |
Şaşkınlığı geçmeden suratına sağlam bir oturttum." suratını tekmelemeye kafasını ezmeye başladım. | Open Subtitles | بعدها وجهتُ له لكمة غير متوقعة. عندما انحني، ركلتُه بوجهه ورأسه عدّة مرّات. |
Birisine baktığında, tüm vücuduyla dönerek yüzünü onlara çevirirdi. | Open Subtitles | كان إذا نظر الي الشخص إستدار بوجهه بالكامل تجاهه |
O herif de insanlara Yüzüyle beşlik çakıyor artık. | Open Subtitles | و اصبح ذلك الرجل يصافح الآخرين بوجهه الآن |
O, denizlere geri dönerek her sabah serin bir esintiyi, her öğleden sonra ise güneşi yüzünde hissetti. | Open Subtitles | من عاد للبحر ويشعر بالنسيم العليل كل صباح وبالشمس بوجهه كل عصر |
Eğer kurban ayağa kalkıp ceplerini boşalttı ve sonra da sahile gidip, yüzüne yüzüne vurduysa, bu çok garip bir elektrik çarpması olurdu, beni anlıyorsunuzdur, efendim. | Open Subtitles | كانت صعقة كهربائية غريبة لو أن ضحية قام وفرغ جيوبه ثم ذهب للشاطئ وضرب نفسه بوجهه |
Sadece yüzüne bakarak nasıl bilebildi bunu? | Open Subtitles | كيف يمكنه المعرفة من خلال النظر بوجهه فقط؟ |
Yani Çavuş Bedford... kurumlu bir delikten çıktığı... sonra da bu çamurlu barakaların altında... yüzükoyun sürünmesinden dolayı... yüzüne kurum ve çamur bulaşmış olabilir. | Open Subtitles | إذن بما ان الرقيب بيدفورد قد تسلل من خلال فجوة يلطخها اثر السواد من الموقد و زحف بوجهه لأسفل تحت العنبر حيث الطين |
Ona gömlek aldım ve yüklü bir çeki yüzüne tuttum. | Open Subtitles | وأنا اجري حول المكان اشتري له قمصان واضع شيكي الكبير بوجهه |
Sonra tekrar Jenny'ye ve bir daha kendisine. Ve hayatında hiç yapmadığı kadar dikkatle kendi yüzüne baktı. | Open Subtitles | وعاد لينظر إلى وجهه, وأمعن النّظر بوجهه, بإهتمام شديد, أكثر ممّا فعل يوماً بحياته. |
Eğer her hafta bir küfe sebze almasa suratına tükürürdüm onun. | Open Subtitles | لولا شرائهِ منا الخضار كل أسبوع لبصقتُ بوجهه |
suratına yaptıklarından sonra, senin de bunu istediğini düşündüm. | Open Subtitles | نظراً لما فعلته بوجهه فيبدو أن هذا ما تريد أنت أيضاً |
Beni iyileştiriyor olmasaydı suratına geçirirdim bir tane. | Open Subtitles | لولا انه يعالجني ويجعلني أفضل كنت لكمته بوجهه |
yüzünü bu hâle balıkların getirdiğini düşünüyoruz. | Open Subtitles | والمفروض أن نعتقد أن الأسماك هي التي فعلت هذا بوجهه |
-Kimliğine bakmalıyız sanki kameraların nerde olduğunu biliyor yüzünü göstermiyor | Open Subtitles | على الأغلب يعرف مكان وجود الكاميرا انظر كيف يشيح بوجهه دائما بعيداً عن زاوية الكاميرا حتى لو عثرتم عليه |
Onu bize gelmesi için yemleyeceğim ve güzel yüzünü bir çukura atıp çürümeye bırakacağız. | Open Subtitles | سوف نستدرجه الى هنا وسوف نزجّ بوجهه اللطيف في حفرة ما هنا. |
O herif de insanlara Yüzüyle beşlik çakıyor artık. | Open Subtitles | و اصبح ذلك الرجل يصافح الآخرين بوجهه الآن |
yüzünde gerçekten kibrit çakabiliyor muydu? | Open Subtitles | هل كان بإمكانه حقيقة ان يشعل عود ثقاب بوجهه |
Bütün gün o adamın acayip yüzü aklıma gelip durdu... ve o tırnaklardan çıkan ses... | Open Subtitles | كل الأيام أراه دلك الرجل بوجهه المحروق وأسمع صوت أضافره |
Koç Taylor'dan çok cesur bir karar ama suratında patlıyor. | Open Subtitles | يا له من نداء عاصف من المدرب ولكن يا رجل هل انفجر ذلك بوجهه |
O ezilmiş suratıyla da uzaylıya benziyor. | Open Subtitles | يبدو كمخلوق فضائي بوجهه المسحوق هذا |