Kılıç aracılığıyla güçlerini kendime yönlendirip dünyalar arası... geçit açabileceğimi düşündüm. | Open Subtitles | ظننت أنّي أستطيع توجيه قدراتك عبر السيف لفتح بوّابة بين العوالم |
Silahı sakladığı yerin geçit adresi. | Open Subtitles | عنوان بوّابة للمكان الذي خبّأ فيه السلاح |
Böylece Yıldız Geçidi Komutası Gama sahasında bir kurtarma operasyonu yapabilir. | Open Subtitles | وسيتيح لقيادة بوّابة النجوم تنفيذ عملية إنقاذ لكنهم سينقلوننا بالشعاع أوّلاً |
Yıldız Geçidi'ne hükümetimin izni dışında eriştim. | Open Subtitles | استطعت الوصول إلى بوّابة النجوم بدون إذن من حكومتي |
Buralarda bir yerde bir portal var. Tek gereken onu bulmak. | Open Subtitles | ثمّة بوّابة بالجوار في مكان ما يجب أنْ نعثر عليها ببساطة |
Sonradan öğrendim ki bir bahçe kapısı açıldığında vahşi bir geyik o yolda koşarken bana çarpmış. | TED | لقد عرفت لاحقا أنّه بعدما فُتِحَت بوّابة الحديقة، اندفعَ ظبيٌ برّيٌ في الطريق واصطدم بي. |
Dünya geçidini çalıştıracak bir SNM daha bulana kadar bu şekilde olmak zorunda. | Open Subtitles | إلى أن نجد وحدة متكاملة لتشغيل بوّابة الأرض... ستبقى الحالة كما هي عليه |
Mavi kapı bir geçitti insanın kalbine giden bir geçit. | Open Subtitles | الباب الأزرق كان بوّابة بوابة إلى قلب الإنسان |
Küller bir geçit açacak fakat sizin topraklarınızı bulması için fazlasına ihtiyacı var. | Open Subtitles | الرماد سيفتح بوّابة لكنْ لإيجاد أرضكنّ، تحتاج المزيد |
geçit açman için gerekecek enerji miktarının iki evreni de ilelebet mahvedeceğini ikimiz de biliyoruz. | Open Subtitles | كلانا يعلم أنّ قدر الطّاقة المطلوبة لصنع بوّابة ستدمّر العالميْن أبدًا. |
Ver. Bu istihbaratı birkaç saat önce Yıldız Geçidi Komutanlığı'ndan aldık. | Open Subtitles | تلقينا هذه المعلومات من قيادة بوّابة النجوم قبل بضع ساعات |
Bu insanların Yıldız Geçidi programında çok etkisi var. | Open Subtitles | لدى أفرادها تأثير كبير على برنامج بوّابة النجوم |
Bu rutin gezi bir felakete dönüştü ve Yıldız Geçidi Komutası için sonuçları çok ağır olacak. | Open Subtitles | وستكون العواقب وخيمة على قيادة بوّابة النجوم |
Buralarda bir yerde bir portal var. Tek gereken onu bulmak. | Open Subtitles | ثمّة بوّابة بالجوار في مكان ما يجب أنْ نعثر عليها ببساطة |
- Kolay! - portal diyerek neyi kastediyorsun? | Open Subtitles | ــ هذا سهل ــ ماذا تقصد بقولك بوّابة الجحيم؟ |
Onu portal ile göndermiştik. Neden aynı şeyi bu alet için de yapamayalım ki? | Open Subtitles | أرسلناه عبر بوّابة فلمَ لا نفعل الأمر ذاته للتدمير الذاتيّ؟ |
Bu, Dünya'da arka kapısı olan ender buzullardan biri. Burası 50 km uzunluğundaki bir tünel ağının parçası. | Open Subtitles | فهو الجبل الجليديّ الوحيد في العالم الذي يملك بوّابة خلفيّة هذا جزء من شبكة أنفاق بِطُول الـ 50 كيلومتر |
Şirinler Köyü'nü benim Şirinaletime sokmak için bir giriş kapısı yaptım. | Open Subtitles | سيكون خلق بوّابة عابرة إلى قرية السّنافر كلّ السّنافر ستأتي إلى محوّلي السّنفوري |
Cidden, kaçmaya fırsat bulamadan yıldız geçidini neden yok edelim? | Open Subtitles | لماذا نسرق بوّابة النجوم قبل أن نهرب عبرها؟ |
Ama diyarlar arasında seyahat etmek için bir portaldan geçmesi gerek. | Open Subtitles | لكنْ للسفر بين عالَمين، يجب أنْ تمرّ عبر بوّابة. |
Ata ihtiyacım yok. Bir portala ihtiyacım var. portal yaratmak için bir yol... | Open Subtitles | لا أحتاج حصاناً، بل أحتاج بوّابة علينا أنْ نفتح بوّابة |
Park yeri kapısından geçmeden vazgeçmiş olmaları muhtemel. | Open Subtitles | الأرجح أنّهم لمْ يجتازوا بوّابة مواقف السيّارات وقاموا بالإستسلام. |
Bizi o tren istasyonuna götürecek başka bir evrene açılan geçitten daha güvenli yollar vardır. | Open Subtitles | لابدّ أنّ هناك خيار أفضل لإيصالنا لمحطّة القطار تلك من بوّابة تدعنا نرى كوناً آخر. |