Sen gerçekten anlamlı bir şey satmaya çalışırken, | Open Subtitles | تعلمين، أنتِ لا تستطيعين بيع شيء ذو فائدة فعلية، في الوقت الذي |
Sanki bir şey satmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | لقد بدا كأنّه يحاول بيع شيء ما. |
Birisine istemediği bir şey satmak onlara hizmet etmeyi büsbütün reddetmekle aynı şey. | Open Subtitles | بيع شيء لشخص لا يريده يعتبر مثل رفض الخدمة تماماً |
Bir şey satmak istiyordu ve alıcının alışveriş kaynağını gizli tutması garantisi istiyordu. | Open Subtitles | كانت تحاول بيع شيء وأرادت ضمانة بأن المشتري لا يكشف طبيعة التعامل |
Başka bir bebeğimiz oluyor diye benim için özel olan bir şeyi satmak üzereyim. | Open Subtitles | أنا على وشك بيع شيء عزيز علي لأننا سنرزق بطفل آخر |
Biri satmaması gereken bir şeyi satmak isterse buralarda kime gider? | Open Subtitles | لو اراد شخص بيع شيء فغير مسموح له بالبيع لمن ذهب هنا ؟ |
Viv, deniyorum yani bir şeyler satmaya gerçekten gayret ediyorum. | Open Subtitles | (أنا أحاول يا (فيف أعني، أنا أحاول بيع شيء حقاً |
Thomas Crown bir şey satmaya zorlandı. | Open Subtitles | " توماس كراون " أجُبر على بيع شيء ما ! |
Bir şey satmaya çalışmıyorduk. | Open Subtitles | لا نحاول بيع شيء - لا ؟ |
Ama şu anlaşmayı bağlamak için tekrar gitmeliyim ki her şeyi satmak zorunda kalmayalım. | Open Subtitles | لكن يتوجب علىّ الذهاب مُجدداً إذا أردت إتمام تلك الصفقة ولا أود بيع شيء آخر غير ذلك ! |
Bir şeyler satmaya gerçekten gayret edecek misin? | Open Subtitles | تحاول بيع شيء حقاً؟ |