Çünkü tuhaf, uygunsuz bir ilişkileri var. | Open Subtitles | لأن بينهما علاقة غريبة و غير ملائمة. |
Uzun süredir devam eden bir ilişkileri var ve Jack Bauer bugün çanta bombaların ele geçirilmesinden büyük ölçüde sorumluydu. | Open Subtitles | بينهما علاقة طويلة الأمد وبما أن (جاك باور) كان المسؤول ...الأكبر عن إستعادة القنابل اليوم |
Cinsel ilişkileri var mıydı? | Open Subtitles | -هل كانت بينهما علاقة جنسية؟ |
Çarpışmadan sonra iyileşmeye devam ettiğim sırada bir ilişki yaşıyorlarmış. | Open Subtitles | كانت بينهما علاقة بينما كنت أنا أتعافى من الجلطة |
Onu telefonla konuşurken duyduğum da, kişisel ve güvene dayana bir ilişki içinde olduğu biriyle konuşuyordu. | Open Subtitles | عندما سمعته يتحدث على الهاتف، فقد كان يتحدث إلى شخص بينهما علاقة شخصية و وثيقة |
bir ilişki yaşıyorlardı. | Open Subtitles | كان بينهما علاقة |
Wilson ve Sam bir ilişki yaşıyorlar. Bu konuda pek heyecanlı değilsin. | Open Subtitles | ويلسون) و(سام) بينهما علاقة) ألستَ مأخوذاً بها؟ |
Aralarında bir ilişki olmuş! | Open Subtitles | كانت بينهما علاقة! |