| Frasier, madem elin acıyor, ben keseyim. | Open Subtitles | الآن، فريزر، إذا يدك تؤلمك سأقطع لحمك من أجلك |
| Hey büyükbaba, hayaların acıyor mu? | Open Subtitles | مرحباً، هل ما زالت خصيتك تؤلمك ؟ |
| Yine acıyor, değil mi? Yaran. | Open Subtitles | تؤلمك الندبه ثانية أليس كذلك ؟ |
| Olmaz, ayakta uyuyakaldığın için boynun ve omuzların sürekli ağrıyor. | Open Subtitles | كلا، لهذا عنقك وكتفاك تؤلمك دائمًا، لأنك تنامين وأنتِ جالسة. |
| - acıtıyor gibi sanki. - acıtıyor. | Open Subtitles | ـ إنها تبدو وكأنها تؤلمك ـ بالفعل |
| Biliyorum acıyor, ama iyi... | Open Subtitles | اعلم انها تؤلمك ولكن كل شيئ سيكون |
| Neyin var? Ayağın mı acıyor? | Open Subtitles | هل تؤلمك قدمك ؟ |
| Elleriniz çok acıyor mu? | Open Subtitles | هل تؤلمك يدك بشده ؟ |
| Beni korkuttun. - Çok acıyor mu? | Open Subtitles | لقد أخفتني, هل تؤلمك كثيراً؟ |
| acıyor mu? | Open Subtitles | هل تؤلمك هذه الرضوض؟ |
| - Bacağın acıyor mu? - Karaciğerim acıyor. | Open Subtitles | هل ساقك تؤلمك - كليتي اليمنى تؤلمني - |
| Yanağın hala acıyor mu, Earl? | Open Subtitles | أما زالت وجنتك تؤلمك ايرل؟ |
| Hiç acıyor mu? | Open Subtitles | هل تؤلمك هذه ؟ لا |
| Hiçbir şey yemiyorsun ve sonra da karnım ağrıyor diyorsun. | Open Subtitles | لم تأكلى قط ومعدتك تؤلمك بعدها و أتعجب لماذا |
| Ayakların ağrıyor. Eğer ıslatırsan daha kötü olacaklar. | Open Subtitles | أقدامك تؤلمك ستسوء حالتك إذا بللتهم بالماء |
| Kaslarınızın yapısı bozulmuş ve eklemleriniz ağrıyor. | Open Subtitles | عضلاتك ستكون قابله للتدهور من المتوقع أن تؤلمك مفاصلك |
| Dokunduğumda acıtıyor mu? | Open Subtitles | هل تؤلمك حين ألمسها؟ |
| Aslında bu birazcık acıtabilir. | Open Subtitles | في الحقيقة، هذه ربما تؤلمك قليلاً. |
| Bacaklarını oynatmaya çalıştığında acı veriyor değil mi? | Open Subtitles | تؤلمك قدماك عندما تتحركان، صح؟ |
| Demek dişin Acıdı? Dişin Acıdı? | Open Subtitles | أسنانك تؤلمك هاه؟ |
| Ona iştahın olmadığını söyle, midenin ağrıdığını... ve ondan ağrıyı durdurmasını iste. | Open Subtitles | أخبرهُ أنَّهُ ليسَ عندكَ شهية ومعدتكَ تؤلمك وأطلب منه أن يوقف الألم |
| Ama artık acıtmayacak. | Open Subtitles | هي لَنْ تؤلمك من الآنَ فَصَاعِداً |
| Onu geri koyduğum zaman, öncekinden daha kötü acıtacak. Tamam mı? | Open Subtitles | لكن عندما أقوم باسترجاع الإحساس سوف تؤلمك أكثر من السابق. |
| Ya acımıyor ya da acımıyor dersem hastaneden erken çıkarım sanıyorsun. | Open Subtitles | ألا تؤلمك حقاً أم رأيت أنه إن قلت لا ستخرج من المستشفى أسرع؟ |
| Bence maçta oynamamalısın. Koç'a bacağının hâlâ acıdığını söyle. | Open Subtitles | أعتقد أنه يجب عليك الإنسحاب من المباراة، أخبر المدرب أنّ قدمك لا تزال تؤلمك. |
| acıtıyor mu? Canın yanıyor mu? | Open Subtitles | هل تؤلمك ؟ |