Kızıl Çin'i tanıdıkları anda Japonya Tayvan'la diplomatik ilişkilerini koparacak. | Open Subtitles | اليابان ستقطع العلاقات الدبلوماسية مع تايوان إذا إعترفت بالصين الشيوعية |
Tayvan ve Çin Washington'da bir yerde gizli bir toplantı yapacaklar. | Open Subtitles | تايوان و الصين لديهم اجتماع سري في مكان ما في العاصمه |
Yani aslında Çin'in Hong Kong meselesine, - ilerde Tayvan'a olacağı gibi - cevabı, doğal bir cevap: tek uygarlık, bir çok sistem. | TED | ورد الصين على قضية هون كونغ هو ذاته على قضية تايوان .. وهو رد طبيعي حضارة واحدة .. عدة انظمة |
Taiwan'da kayda alınmış. Dikkatinizi çeken bir şey var mı? | Open Subtitles | ، سُجل هذا في تايوان هل يفهم أحدكما الآن ؟ |
Birinci şey, Çin haritasında Taiwan'ın olmayışıydı. | TED | الشئ الأول ، هو ان خريطة الصين لم تكن تحتوي على تايوان |
Tayvanlı vatandaşlar ayın 27. günü gecesi, Tayvan'daki tetkikler esnasında maalesef, bir kişi öldürüldü. | Open Subtitles | :مواطنو تايوان في ليلة اليوم الـ 27 من الشهر ...أثناء تحقيق في تايبيه قُتل شخص ما للأسف |
Tıpkı Tayvan'da on buçuk ay boyunca dinleyen bebekler kadar iyiydi. | TED | فقد كانو جيدين بنفس مهارة الأطفال في تايوان وقد كنا نستمع إليهم لمدة عشرة أشهر ونصف الشهر. |
Dolayısı ile aslında İsveç ve Tayvan'da ve Rusya ve başka yerde bir virüsü engellediğimizi gerçek zamanlı olarak görebiliyoruz. | TED | لذا نحن نرى في الوقت الحقيقي اننا قد اوقفنا فيروس في السويد و تايوان و روسيا و اماكن اخرى |
Tayvan başarılı, Mao Zedong yönetimi altındaki Çin değil. | TED | تايوان ناجحة, الصين تحت حكم ماو زيدنوغ. |
Kalifornia kıyılarında ve de Tayvan ve Japonya'da etiketleme yapmaktayız. | TED | نحن علامات على ساحل ولاية كاليفورنيا ، ونحن في وضع علامات على تايوان واليابان. |
Aslında, Tayvan, Singapur, Şili gibi ülkeler, Sadece Çin'de değil, aslında göstermişlerdir ki, ekonomik büyüme, Demokrasi için bir ön koşuldur. | TED | في الواقع، دول مثل تايوان وسنغافورة وشيلي ليس فقط الصين , اظهرو بان بالفعل تقدمهم الاقتصادي هو شرط اساسي للدمقراطية |
Ben eğer Tayvan'da veya batı dışında herhangi bir yerde büyümüş olsaydım, mutlu, başarılı LGBT kişileri bulabilir miydim? | TED | إذا نشأت في تايوان أو أي مكان آخر خارج الغرب، هل كنت سأجد نماذج من أشخاص مثليين سعداء ويعيشون حياة مزدهرة؟ |
Tayvan ve Hong Kong'ta, seçim zamanı göz alıcı, dikkat çekici sokak tiyatroları yapılıyor. | TED | في تايوان وهونغ كونغ، يوجد عرض، عرض مبهر وجذاب في مسرح الشارع للانتخابات. |
Çin Mutfağı 40 yıldır Taiwan'a taşınıyor. | Open Subtitles | بعد وصول المطبخ الصيني إلى تايوان منذ 40 سنة |
Taiwan'da doğdum ve babamla birlikte 5 yaşında Hong Kong'a geldim. | Open Subtitles | ولدت في تايوان جئت الى هونغ كونغ مع ابي عندما كنت في سن الخامسة |
Doğruca eve gittim, tüm gece Taiwan daki kurulla video konferans görüşmesine katıldım.. | Open Subtitles | ذهبت مباشرة الى المنزل، انقضى الليل على فيديو مؤتمر هاتفي. مع مجلسي التنفيذي في تايوان |
Taiwan'ın rüzgaraltı bölümünden kuzeye ilerliyor. | Open Subtitles | هو يجري من الشمال من هنا إلى الجانب المواجه لرياح دولة تايوان |
Tüm yazılımı da kendisi yapmış ve bu DNA origamisini tasarlamış ve oluşturmuş, Çin'in çok güzel bir haritası, hatta Taiwan bile var, üzerinde dünyanın en kısa ipini de görebiliyorsunuz değil mi? | TED | لقد كتبت برنامجها الخاص بها لكي تصمم هذا الاوريجامي للحمض النووي انه شكل رائع لدولة الصين .. وتضم تايوان أيضاً كما ترون انها التعبير السياسي الاصغر في العالم |
o şimd Taiwan 'da. | TED | انه في تايوان في الوقت الحالي. |
Tayvanlı vatandaşlar dün kargaşayı kontrol etmek için yeni tedbirler ilan ettik. | Open Subtitles | :مواطنو تايوان ...بالأمس تم الإعلان عن تدابير للسيطرة على الفوضى |
Buradaydım. Tayvanlı bir ticaret heyetiyle konferans görüşme yapıyordum. | Open Subtitles | هنا، كنت بمؤتمر رسمي عبر الهاتف مع وفد تجاري من "تايوان" |
Anne, Tayvan'da yaşayanlara gerçekten de Tayvanlı deniyor. | Open Subtitles | أمّي، شعب "تايوان" يسمّى "تايوانيّون" فعلاً. |
Onlara Tayvan malı, plastikten Cennet anahtarları veriyorlar. | Open Subtitles | يعطونهم مفاتيح بلاستيكية الى الجنة المصنوعة في تايوان |