Şu kalıtsal boyunbağı nefretinin haricinde oldukça iyi birine benziyor. | Open Subtitles | أعني، بغض النظر عن كرهها الموروث لأرتداء ربطات العنق ، فإنها تبدو لطيفة. |
- İyi birine benziyor. - Biraz kibirili biri gibi görünüyor. | Open Subtitles | لا أعتقد أنها ستسبب مشكلة إنها تبدو لطيفة |
Şu kadını ele alalım. Yeteri kadar güzel görünüyor. ...ama vergilerinde dürüst değil. | Open Subtitles | هذه المرأة مثلًا، تبدو لطيفة جدًّا، لكنّها تكذب بشأن ضرائبها ومدمنة لمسكّنات الآلام، |
- güzel görünüyorsun Hoffman. | Open Subtitles | تبدو لطيفة , وهوفمان. |
Kız hoş görünüyor. Ruhunu sevdim. | Open Subtitles | الفتاة تبدو لطيفة تعجبني روحها |
- Çok hoş birine benziyor ve umarım ikiniz de mutlu olursunuz. | Open Subtitles | وهي تبدو لطيفة للغاية وأتمنى لكما السعادة |
Her yönüyle iyi görünüyor, ama tüm yolu benim için aşağı inmesi ve iyi miyim diye merak etmesi? | Open Subtitles | تبدو لطيفة لكن ان تأتي إلى هنا لتتأكد من انني بخير ؟ اعني إلى اي مدى هذه الحاجة؟ |
Tatlı görünüyor... biraz haylaz, ama ateşli. | Open Subtitles | تبدو لطيفة رغم أنها لعوب لكنها تبدو مقرفة |
- Bence bir sorunu yok. - İyi birine benziyor. | Open Subtitles | لا أعتقد أنها ستسبب مشكلة إنها تبدو لطيفة |
Evet, burada değilmiş. Zaten taburcu olmuş. Ve o gayet de iyi birine benziyor. | Open Subtitles | أجل، إنّه ليس هنا، لقد صُرّح له بالخروج، وهي تبدو لطيفة جداً كذلك. |
Beni içeri O aldı, iyi birine benziyor. | Open Subtitles | لقد سمحت لي بالدخول. تبدو لطيفة. |
İyi birine benziyor. Çekingen. | Open Subtitles | إنها كانت تبدو لطيفة و متحفظة. |
İyi görünüyorlar. Yani, iç çamaşırın güzel görünüyor. | Open Subtitles | تبدو جيدة ، و حمالة الصدر تبدو لطيفة و تحمي |
Bak. Çok güzel görünüyor. | Open Subtitles | هل ترى, تبدو لطيفة هكذا |
Gerçekten güzel görünüyorsun. | Open Subtitles | أنت تبدو لطيفة حقا. |
- Çok güzel görünüyorsun. | Open Subtitles | أنت تبدو لطيفة جدا. |
Ve hoş görünüyor. | Open Subtitles | تبدو لطيفة ، أيضا |
Çok hoş görünüyor. | Open Subtitles | أتدري،إنها تبدو لطيفة جدا |
Emma hoş birine benziyor. | Open Subtitles | جيد، جيد. نعم، إيما تبدو لطيفة. |
Çok hoş birine benziyor. | Open Subtitles | تبدو لطيفة للغاية. |
İyi görünüyor. | Open Subtitles | يعمل مع عائلتني بدون ان اكتشف مع هو حقيقة حسنا , تبدو لطيفة |
Çok hoş ve Tatlı görünüyor ama değer verseydi, seninle böyle kafa bulmazdı. | Open Subtitles | أنا أعني , هي تبدو لطيفة وجميلة , لكن لو كانت تهتم لك فعلاً , لما أدخلت في مشكلها مثل هذا , |
Genelde arkadaşıyla meşgul ama iyi biri gibi geliyor kulağa. | Open Subtitles | إنها عادتا محصورة بالرفقة لكنها تبدو لطيفة. |
Hayır annen çok tatlı birine benziyor. | Open Subtitles | لا، فأمك تبدو لطيفة |
Peki, dediklerinden iki tanesi kulağa hoş geliyor. | Open Subtitles | اثنان من تلك الامور تبدو لطيفة |