Farkındasındır, bu davada ben seni temize çıkaracak kanıt arıyorum. | Open Subtitles | أتدرك،بهذه القضية، أنني أبحث على الدليل من أجل تبرئتك |
Ama haksız yere suçlandın! Tamamıyla temize çıktın. | Open Subtitles | و لكن تم إتهامك خطئاً و من ثمَّ تمت تبرئتك من كل التهم |
temize çıkacaksın. Sırtında yük olmadan yaşamaya devam edeceksin. | Open Subtitles | سوف يتم تبرئتك و ستواصل حياتك بدون اى تأثير عليك |
Teorin kendini temize çıkarma ve ispat edilemez olma avantajına sahip. | Open Subtitles | نظريتك بها ميزتا عدم وجود إثبات و تبرئتك تماماً |
Haksızlıktan aklandın. | Open Subtitles | لقد تمت تبرئتك من كل فعل خاطئ. |
Seni temize çıkartacak planın tüm parçalarını sana sunuyorum. | Open Subtitles | كل جزء من خطتي يضمن لكِ تبرئتك ، أؤكد لكِ هذا |
Kendime seni temize çıkmanın bir yolu var mı diye sorup duruyorum. | Open Subtitles | اضل اسأل نفسي , اذا كانت هنالك اي فرصه لك , لتتم تبرئتك |
Dinle. Overbrook'a götürüp seni temize çıkarmam için bunlar yeterli değil. | Open Subtitles | اسمع ، ان هذا ليس كافيا لتتم تبرئتك |
Son görevi tamamla, adını temize çıkarmana yardım ederim. | Open Subtitles | "أكمل المهمّة الأخيرة، وسأساعدك في تبرئتك." |
Seni temize çıkarıp, Müdür'ü de feda etmeleri için bu konu üstünde karışıklık yaratarak zarar vermeliyiz. | Open Subtitles | نحتاج إلى الإعتماد على هذا " بالعيث فساداً في " الجمعية السرية وسيقوموا بإختيار خيار تبرئتك |
Ama yanıldım. Adını temize çıkardın. | Open Subtitles | لقد تمت تبرئتك وأنتِ تستحقين فرصة ثانية |
Ajan Weller sizi temize çıkaran tek kişi değil miydi? | Open Subtitles | ألم يكُن العميل (ويلر) هو من ساعد في تبرئتك ؟ |
Evet. temize çıktığını duydum. | Open Subtitles | أجل سمعت أنه تمت تبرئتك |
Seni temize çıkarabilir. | Open Subtitles | بإمكانه تبرئتك. |
temize çıkacaksın. | Open Subtitles | ستتم تبرئتك |
Tebrik ederim, aklandın. | Open Subtitles | تهانينا لقد تمت تبرئتك |