Seni bağışlayabilirim; haklı gerekçelerin var. Ama insanların nedenini bilmesi gerekiyor. | Open Subtitles | يسعني إنقاذك، كان هناك تبرير لكنّ الناس يجب أن يعلموا بالسبب |
Acıyı azaltmak için bile olsa, yalan söylemeyi haklı görmem. | Open Subtitles | حتى لتخفيف المعاناة. لا يمكنني أبداً تبرير قول الكذب الصريح |
Sevgilini memnun etmek için bana zarar verdin bunu da haklı göstereceğini biliyorum. | Open Subtitles | لقد آذيتني لترضي محبوبه, وأعرف بأنك ستحاول تبرير الامر,لذا دعني أوضح الامر لك. |
Eğer sürekli açıklama yapmak isteseydim bir işe girerdim. | Open Subtitles | لو كنت أريد تبرير أفعالي، لكنت حصلت على عمل |
Ama o zaman kablolu yayında en çok seyredilen ikinci sunucuyu neden açıklamak zorunda kalır. | Open Subtitles | لكن عندها ستضطر إلى تبرير طردها لثاني أكثر المذيعين متابعةً في قنوات الكيبل ولن تستطيع أن تبرر |
YaptıkLarına bir bahane uydurmak mümkün değiL. | Open Subtitles | مـُحال أن يتم تبرير أفعالهم في الميدان الليلة |
Bir seriyi herhangi bir sayıyla devam ettirebilmek için bir kural veya gerekçe bulmak her zaman mümkündür. | Open Subtitles | من الممكن دائماً أن تجد قاعدة أو تبرير تسمح لسلسلة أن تنتهي بأي رقم |
diye düşünecekti babası. Ve bu doğru. Sanat biraz kendini kaybetmek demek ve bir sonraki cümleyi haklı çıkarmak - bir çocuğun yaptığından çok da farklı değil. | TED | وذلك صحيح. الفن هو حول القليل من الجنون و تبرير العبارة القادمة، وهو لا يختلف عما يفعله الطفل. |
Demek istediğim, bu şekilde geri zekalı rolü yapmak nasıl haklı gösterilir? | Open Subtitles | كيف يمكنك.. كيف يمكنك تبرير التصرف كالحمقى؟ |
Fazla boş vakit, az arkadaş, bilgisayar sahibi olmayı haklı gösterme. | Open Subtitles | وقت فراغ كثير, اصدقاء قليلون. تبرير سبب إمتلاك كمبيوتر. |
Milyonlarca masum sivilin ölmesini haklı bulduğunu düşünmüyorum. | Open Subtitles | وبعدها لن يمكنك تبرير قتل ملايين الابرياء |
Kendimi haklı çıkarmaya çalışarak vaktini almayacağım Tommy. | Open Subtitles | انا لن اضيع وقتك لمحاوله تبرير موقفي يا تومي |
Kendilerini haklı göstermeye çalışanlar da kötülük için yola çıkanlar kadar... çok ıstıraba neden olur. | Open Subtitles | أرى البؤس فيمن يحاولون تبرير أنفسهم بقدر ما أراه فيمن يقصدون الأذى |
Bu ayrılmaya haklı çıkarmaktan bıktım. | Open Subtitles | كما تعلم , أنا سامت من تبرير هذا الانفصال |
Dostum, tartışmaya açık bir davranışı, mantıklı göstermek için senden duyduğum en "kıçından uydurma" açıklama buydu. | Open Subtitles | هذا أكثر تبرير لئيم لسلوك مشكوك فيه سمعته فى أي وقت مضى منك |
Sıradan bir seksten sonra bi adama bir açıklama borçlu olmazsın. | Open Subtitles | لا يجب عليك ابداً تبرير المضاجعة مع صديق |
Kendimi 11 yaşındaki bir çocuğa açıklamak zorunda kaldım. | Open Subtitles | تعين عليّ تبرير موقفي لصبي عمره 11 عاماَ |
Evet, bunun bahane olduğunu biliyorum ama uzun bir süre boyunca onunla birlikte olurken daha az suçluluk hissetmemi sağladı. | Open Subtitles | نعم اعرف انه تبرير لكنه قام بتخفيف الكثير من شعوري |
Bir seriyi herhangi bir sayı ile devam ettirebilmek için bir kural veya gerekçe bulmak her zaman mümkündür. | Open Subtitles | من الممكن دائماً أن تجد قاعدة أو تبرير يسمح لسلسلة أن تستكمل بأي رقم |
Sevdiğim birinin canına kıydıktan sonra bu yaptığını aklamaya çalışmanı nasıl anlayabilirim? | Open Subtitles | كيف لي أن أفهم حينما تأخد أحدا أحبه بعيدا وتحاول تبرير الأمر؟ |
Herhangi bir şeyi uzaya göndermeyen bir uzay programı meşru olamaz. | Open Subtitles | لا يمكننا تبرير برنامج فضاء لم يضع أي شيء في الفضاء. |
John'un gerekçesi şuydu: Diğerleriyle aynı notu almak için diğerlerinden daha çok çalışıyorken nasıl başarılı olabilirdi? | TED | تبرير جون كان بسيط جدًا: كيف له أن يكون ناجحًا عندما يبذل جهدًا أكبر مما يبذله غيره فقط ليحرز نفس النتائج؟ |
Bunu savunamam. Ama halkıma da ihanet etmem. | Open Subtitles | لا يمكنني تبرير هذا الفعل لكنّني لن أخون شعبي. |
- Clark, bu... - Bana açıklamana gerek yok. | Open Subtitles | كلارك هذا - لاداعي إلى تبرير نفسيكما لي - |