Eve gidene kadar bunu kullan ki ıslanma. | Open Subtitles | استخدمها حتى لا تتبلل من المطر اقول لك |
Dikkat et de ıslanma. | Open Subtitles | إحرص على ألا تتبلل |
Yağmur yağınca insanlar ıslanır. | Open Subtitles | عندما تمطر بالخارج الناس تتبلل صحيح أم لا، فرانك؟ |
Tüm bildiğim, ağır değil ıslanamaz ve paketle geliyor. | Open Subtitles | كل ما اعلمها انه ليست ثقيلة ولا يمكنها ان تتبلل ,وتأتي بعلبة |
Elbiselerimizin ıslanmasını istemeyiz. Çıkarmamız daha iyi olur. | Open Subtitles | لا تريدون ستراتنا أن تتبلل من الأفضل أن نخلعهم |
Başkentte kıyafetlerim yağmurdan sırılsıklam olana kadar dolandım, pislik herifin çöpü çıkartmasını bekledim ve ülkenin ne kadar iyi olduğunu anlatacağı basın toplantısını yapınca ve refah nutukları başlayınca. | Open Subtitles | متسكعاً في العاصمة تحت المطر حتى تتبلل بضاعتي منتظراً ذلك الوغد ليرمي القمامة ويحضر المؤتمر الصحفي حول عظمة هذه الدولة |
Ama uyarmadı demeyin ıslanabilirsiniz. | Open Subtitles | لكن احذر من يمكن ان تتبلل |
Balık ıslanmalıdır. | Open Subtitles | ماهذا الهدية التي يجب ان تتبلل |
Dikkat et de ıslanma. | Open Subtitles | إحرص على ألا تتبلل |
- Hayır, üstün ıslanır. | Open Subtitles | -كلاّ، سوف تتبلل |
Çantayla uyumlu, ağır değil kutu içinde geliyor, ıslanamaz. | Open Subtitles | تلائم حقيبة ليس ثقيلة تأتي بصندوق لا يمكن ان تتبلل |
Ayaklarımın ıslanmasını istemiyorum. | Open Subtitles | . انا لا اريد إن تتبلل قدماي |
Bir tadımlık alsanız bile sırılsıklam terletiyor. | Open Subtitles | تذوق فقط وسوف تتبلل عرقاً. |
Özellikle sen, Nick, şimdiden sırılsıklam oldun. | Open Subtitles | خـاصـة أنت (نيـك) إنـك تتبلل عرقـا منذ الآن |
Ama uyarmadı demeyin ıslanabilirsiniz. | Open Subtitles | ...لكن كن حذراً ربما تتبلل |
Islanmalı dediğini sandım. Nasıl bir hediye ıslanmalıdır ki? | Open Subtitles | اوه ,ظننتك قلت انها تتبلل |